Her İnsanın Hayatında Bir Kırılma Noktası Vardır

Hayat, önemli kararlar almak ile vazgeçmek arasındaki ince bir çizgiden ibarettir. Alınan her karar daima bir vazgeçiştir. Vazgeçmek için de yüreğinizi ortaya koymanız gerekir. Fazla kilolarınızdan vazgeçmek için yemek yemeyi bırakmanız, sevdiğiniz tatlılardan, yemeklerden ve o çok lezzetli hamburgerlerden vazgeçmeniz gerekir. Yaşam mücadelesi, vazgeçerek ve kararlar alınarak verilir…

20 yaşına geldiğimde, üniversitenin ikinci sınıfında, halen daha gençliğini yaşamaya çalışan, üniversite yaşamının eğlencesiyle kavrulan biriydim. Bu dönem babamı kaybedene kadar devam etti. Her insanın hayatında bir “kırılma noktası” olduğuna inanıyorum. Benim kırılma noktam da babamın vefatıyla başladı.

Kırılma Noktası Nedir?

“Kırılma noktası” üzerine pek çok tanım bulabilirsiniz. Benim için, “yeniden doğuş” demektir. Çünkü her insan, kırılma noktasının ardından parçalarını tamamlamak isterken, farklı bir insana dönüşür. Kırılan herhangi bir obje, hiçbir şekilde eski haline döndürülemez. Ya bir parçası eksik kalır, ya eskisinden daha sağlam olur ya da değer kaybeder. Zanaat mesleğinin en klişe lafıdır, “Eskisinden daha sağlam oldu.” demek. İnsan hayatı da kırılma noktası üzerine kuruludur. Kimilerinin defalarca bu nokta üzerinden geçmesi gerekir. Her insanın noktası da farklıdır. Bu nedenle acılar, duygular, zevkler ve düşünceler birbirinden farklıdır. Aynı duyguyu, düşünceyi, zevki ya da acıyı hissedebilmeniz için o kırılma noktasını yaşamalısınız. Hayatta “empati” kurmak da önemlidir fakat bir insanı gerçekten anlamak için “kırılma noktası” yaşamak gerekir. Empati kurmak, aynı bakış açısına sahip olmanızı sağlayabilir fakat anlamak için aynı dili konuşmanız şarttır. Hayatında hiç sevdiği bir şeyi kaybetmenin acısıyla kavrulmamış olan biriyle, kaybın acısını fiziki ve ruhsal açıdan hisseden birinin penceresi aynı olabilir mi?

Kırılma noktalarının artması sizi hayatta daha güçlü yapar. Şöyle düşünün, ayağının altına kül sürerek ateşin üstünde yürüyen, yüzlerce çivi üstünde ayağına zarar gelmeden adım atan ya da cam parçalarının üzerine yatıp da bir çizik bile almayan biri, nasıl olur da hiçbir yara almaz?

Tek Bir Çivi Canınızı Yakar

Hintliler ve Çinliler “çivili yatak” meditasyonu yaparak ruhlarını ve zihinlerini arındırmayı tercih ederler. Çivili yatak aslında basit bir fizik kuralından ibarettir ve basınç konusuna girer. İki katı cisim birbirine temas ettiğinde, birbirlerinin yüzey alanları da etkileşim içerisinde olur ve dolayısıyla cisimlerin ağırlıkları ve uyguladıkları basınçları bu yüzey alanlarına yayılır. Bir çivinin uyguladığı basınç, binlerce çivinin uygulayacağı basınçtan daha fazladır. Dolayısıyla tek bir çivi ile canınızı yanabilir ama pek çok çivi ile üzerinde yatabileceğiniz bir yatak elde edebilirsiniz. Bu durum kırılma noktası için de aynıdır. İlk kırılma noktanız canınızı yaksa da elde edeceğiniz kırılma noktaları arttıkça, daha güçlü biri olursunuz.

Güçlü biri olmakla kibirli biri olmak arasında ince bir çizgi vardır. Bu ince çizgide yürürken kendinizi cambaz gibi hissetmelisiniz. Şarkıcı ve söz yazarı olan James Taylor şöyle der, “Bilgisiyle kibirlenmek cahilliğin ta kendisidir”. Güçlü biri olmak sizi aynı zamanda bilgili ve deneyimli biri kılar. Çünkü çok fazla olay, durum, mekan, zaman ve kişi içerisinde kalırsınız. Yaşadığınız her olayın bir anlamı vardır. İstediğiniz şeyler olmuyorsa bunun daima bir anlamı vardır. Hayatınızın her noktasına bu mottoyu aşılamanız gerekir. Köpeğiniz sizinle yürüyüşe çıkmıyor diye yürüyüşe çıkamadınız mı? Belli bir süre sonra havanın kapandığını ya da yağmurun başladığını görebilirsiniz. Bir anda hiç beklemediğiniz bir yerden para mı geldi? O zaman bir harcama olacağına emin olabilirsiniz. Hem de hiç beklenmedik bir anda! Hayat, bu şekilde yürür. Bir şeyler oluyorsa, bir şeyler olmak zorundadır. Dolayısıyla, yaşadığınız her şey, sizi daha bilgili ve deneyimli biri yapacaktır.