Mucize Diye Bir Şey Gerçekten Var mı?

Fi tarihinden bu yana olağanüstü olaylara dair inancımız bulunmaktadır. Bu inanç, büyüklerimizin ezelden beri anlatmış olduğu mucize üzerine kurulu hikayelerden de gelmektedir. İnsanın muhtemel bir şekilde yapamayacağı her şey bu hikayelerde vardır. Ferhat’ın Şirin için dağı delmesi bu hikayelere verilebilecek en güzel örneklerden biridir.

Budizm gibi temeli öze dayanan dinlerde bile mucize kavramı görülmektedir. Işınlanma, insan dışı varlıklar, gelecekten gelen mesajlar ya da Baba Vanga kehanetleri Budizm temelli mucizeler arasında yer alır. Tüm bu inançlar ve dinsel olaylar haricinde mucize kavramının bir de insan hayatındaki yönü vardır. Örneğin Walt Whitman mucizeyi, “Benim için günün ve gecenin her saati, tarif edilmez ve mükemmel bir mucizedir.” şeklinde tanımlar. Emila Zola ise “Aşk, bir mucizedir.” der.

Anlayacağımız o ki, mucize çok geniş bir kavramdır ve bu kavram içerisinde boğulmak da mümkündür. Her şeyin fazlası nasıl ki zarar ise mucizelere karşı aşırı inanç beslemek, bizleri bataklığa sürükleyecektir.

Mucizelere İnanma Arzusu

Evet, mucize diye bir şey gerçekten vardır. Fakat önemli olan onu nasıl yorumladığımızdır. Çünkü mucize, görecelidir. Örneğin; dini olaylar ve mucizeler arasında yer alan “Meryem’in görünmesi” mucizedir. Kimine göre mucize; aşktır, sevgilidir, bahçede açan çiçektir ya da çok istediği işin ayağına gelmesidir. Belki de annesinin kanseri yenmesi, babasının beraat etmesidir. Yani mucize, parmak izi kadar özel ve görecelidir.

Dini inançlarımız bir yana, vicdan özgürlüğümüzün de etki ettiği bu kavrama yönelik büyük bir inanma arzusu içerisinde olduğumuz da bir gerçektir. Çünkü mucizeler, insanların birbirine bağlanmasını sağlayan, samimiyeti arttıran ve paylaşıldıkça mutluluğu getiren olaylardır. Fakat burada ufak bir ayrıntıya dikkat etmek gerekir. Mucize olacağına inanmak ve mucizenin yaşanması oldukça farklıdır. Mucize olacağına inanarak, o inancın verdiği motivasyon ile çeşitli başarılara imza atan insanlar vardır. Mucizelerin yaşanması ise doğru yerde, doğru zamanda ve doğru anda fırsatları görmekten gelir.

Herhangi bir mucizeye tanık olduğunu söyleyen kişi; normal şartlar veya o olay sırasındaki şartlar altında ya kendi gücünün yetmeyeceğini düşündüğü bir şeye şahit olmuştur ya da kendisinde bunu başaramayacağını gerektiren bir algı yaratmıştır. Çünkü mucizeler sanılanın aksine her zaman gerçekleşen durumlar değildir. Hayatınızda belki de bir kez, çok şanslıysanız ikinci kez başınıza gelebilecek bir olaydır, tıpkı aşk gibi.

Mucizeler ve Fırsatlar

Hayatınızda bir mucize yaşamak istiyorsanız, gözünüzü dört açmanız gerekir. Bunun için de fırsatları doğru zamanda, doğru yerde ve doğru anda yakalamalısınız. Fransız yazar, politikacı ve diplomat olan François-René de Chateaubriand, “Fırsat, insanın kapısını iki kez çalmaz.” diyerek bu durumu net bir şekilde özetlemiştir.

Ömer Hayyam da, “Aldığın her nefesi fırsat bil, ot değilsin yeniden bitmezsin.” demiştir. Özetle; bir mucizeye inanmak ve başarılı olmak istiyorsanız eğer, hayatınız için bir fırsat yaratmanız şarttır. İşsizken her gün yeni bir iş başvurusu yapmak kariyeriniz için fırsat yaratmaktır. Yeni arkadaşlar edinmek için sosyal medya platformlarını kullanmanız, yeni tarif öğrenmek isterken komşunuzun evinde hiç denemediğiniz bir lezzete denk gelmeniz de birer fırsattır. Önemli olan bu fırsatı görmek ve üzerine yoğunlaşmaktır. Aksi halde bir kez o fırsat elden giderse, mucize diye bir kavramında hayatınızda yeri olmayacaktır.