Yine Kalkıp Senin Sevdiğin Renge Boyarım

“Ne bileyim Füsun. Şimdi aramıza duvar örsen, Yine kalkıp senin sevdiğin renge boyarım.” – Didem Madak

Okuduğum en hoş cümlelerden biriydi bu sabah. Birini kendinden çok sevip değer verirken tıpkı böyle hissediyorsun. Aranıza ne kadar mesafe, ne kadar yaş, ne kadar insan ya da ne kadar sene girdiği önemli olmuyor. Bir duvar örmeye kalksa karşınızdaki, onun sevdiği renge boyamak istiyorsunuz. İşte biz buna, saf ve temiz, gerçek aşk – sevgi diyoruz.

Saf ve temiz bir şekilde sevdiği zaman insan, karşısındaki insanı bir farklı görüyor. Onun gözünde dünyanın en güzel yüzü, en güzel elleri, en güzel vücudu, en güzel kalbi ve niyetlisi duruyor sanki! Önüne Brad Pitt koysanız o an, bakmaz. Angelina Jolie akşam yemeği teklifi etse, kabul etmez. Öyle bir şey işte… Farklı, ulaşılması kolay olmayan, bir kez bulundu mu bırakılmaması gereken bir insan. Bu siz de olabilirsiniz, karşınızdaki de. İkinizde öyleyseniz, ne mutludur size! Tadı, bir ömürlüktür…

Gönlü Güzele 40 Yıl Doyamıyorsun

Güzel gözler, güzel yüzler, güzel dudaklar ya da eller zamanla değişiyor. Bir insanın gönlü güzel olmadıktan sonra ya da niyeti iyi olmadıktan sonra, yüz güzelliğine sahip olsa bile çirkin gözüküyor. Asıl iş, asıl marifet gönlünü bu koskoca dünya içerisinde güzel bir şekilde tutabilmekten ibaret. Çünkü gönlü güzel insanlara denk gelmek artık bir mucize gibi!

İnsan da bir başkasında bunu görünce, tutuluyor. Gönlü güzel birini görünce daha çok sevesi, daha çok ona sarılası geliyor insanın. En azından benim için… Üstelik böyle bir kişiden ufacık bir güzellik görsem, kendi adıma yapılan ufacık bir iyilik duysam, bir tek o duvarı değil, gördüğüm tüm duvarları onun sevdiği renge boyayasım gelir.

Sevgi Çıkarsız Olmalı

Aranıza örülen duvarlar karşısında onun sevdiği renk ile duvarları boyamak, tamamen kendi rızanız ile sizin yaptığınız bir şeydir. Bazıları, “Ama ben senin için o duvarları boyadım. Görmedin mi?” der. Bunu bilhassa bilmenizi ister. Oysa asıl marifet, siz söylemediğiniz halde karşınızdaki insanın bunun bilmesidir. Sizin o duvarları, sırf o rengi seviyor diye boyadığınızı bilmesi marifettir. Çıkarsız bir şekilde sevildiğiniz zaman bunu görürsünüz. Karşılık duyulmayan, bir beklenti içerisine girilmeyen her sevgide bu vardır. “Sevdiğin için yaptım” değil, “Sevdiği için yaptım” demektir.

İnsan böyle sevdiğinde, kendinden öyle bir taviz veriyor ki! Kendimden verdiğim tavizlere bakıyorum, hiç pişman değilim. Aksine bir o kadar mutlu ve huzurluyum. Verdiğim her tavizde, kendim olarak verdim. Kendim olarak sevdim ve kendim gibi davrandım. İşte bu beni, saf ve temiz bir şekilde seven insan yaptı. O zaman bir diğer marifet de kendin gibi olabilmek. Birini etkilemek ya da kendini sevdirmek için değişmemek. Özün ne ise, o özü bir başkasına aşılayabilmek.