
Cemal Süreya, gerçek adıyla Cemalettin Seber, 1931 yılında Erzincan‘da dünyaya geldi. Ancak doğum günü tam olarak bilinmiyor. Kendisi bu durumu şu sözlerle dile getirmiştir:
“1931’de Erzincan’da doğdum. Bir doğum günüm yoktur benim.”
Türk edebiyatında İkinci Yeni şiirinin öncülerinden biri olan Cemal Süreya, ortaokul ve lise yıllarında şiir yazmaya başlamış, ancak asıl şiir üretimini üniversite yıllarında yoğunlaştırmıştır.
Yayınladığı önemli şiir kitapları arasında:
1958 – Üvercinka
1965 – Beni Öp Sonra Doğur Beni
1984 – Uçurumda Açan
1988 – Sıcak Nal
1988 – Güz Bitiği
1990 – Sevda Sözleri
yer alır.
Sadece şiirle sınırlı kalmayan Süreya; deneme, günlük, eleştiri ve antoloji türlerinde de birçok eser kaleme almıştır. Aynı zamanda çevirmenlik de yapmış ve Fransızcadan Türkçeye 40’a yakın kitabı kazandırmıştır.
Eserlerinde sıkça işlediği temalar arasında kadın, aşk, yalnızlık, siyasal ve toplumsal eleştiriler ile tanrı düşüncesi öne çıkar. Dört kez evlenen şair, ilk aşkı Seniha için yazdığı Üvercinka şiiriyle, edebiyatseverlerin hafızasına kazınmıştır.
cemal süreya doğum günü şiiri | cemal süreya keşke yalnız bunun için sevseydim seni |
keşke yalnız bunun için sevseydim seni ne demek | keşke yalnız bunun için sevseydim seni şiiri |
cemalettin seber | Cemal Süreya ödülleri |
Üvercinka ve Aşklarıyla Cemal Süreya
📖 Cemal Süreya’nın edebiyat dünyasına damga vuran şiirlerinden biri olan Üvercinka, sadece içerdiği duygusal derinlikle değil, şiirsel diliyle de öne çıkar. Bu unutulmaz şiirden bir kesit şöyledir:
“Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında – Afrika dahil…”
Bu şiir, Süreya’nın ilk aşkı Seniha için yazılmıştır.
🖋️ Cemal Süreya’nın bir diğer önemli aşkı ise yazar Tomris Uyar’dır. İkilinin aşkı, bir rakı masasında tesadüfen tanışmalarıyla başlamıştır. Tanıştıkları dönemde her ikisi de evlidir. Söylentilere göre birlikte olabilmek adına evliliklerini sonlandırmışlardır. Süreya’nın Tomris Uyar’a yazdığı şiirlerden biri de “Sayım” adlı eseridir.
Cemal Süreya’nın Soyadı ve Vefatı
Cemal Süreya, bir arkadaş grubuyla girdiği iddia sonucunda soyadındaki bir “y” harfini atmıştır. Bu olay, hem mizahi yönünü hem de özgünlüğünü yansıtır.
Şair, 9 Ocak 1990 tarihinde şeker komasına girerek hayata gözlerini yummuştur. Geride, edebiyat tarihine altın harflerle kazınmış onlarca eser ve unutulmaz dizeler bırakmıştır.
🏆 Cemal Süreya’nın Aldığı Ödüller
Cemal Süreya, Türk edebiyatına yaptığı katkılarla birçok önemli ödüle layık görülmüştür:
1959 – Yeditepe Şiir Armağanı (Üvercinka)
1966 – Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü (Göçebe)
1988 – Behçet Necatigil Şiir Ödülü (Sıcak Nal, Güz Bitiği)
Bu ödüller, Süreya’nın edebi yetkinliğini ve çağdaş şiire yaptığı derin katkıyı gözler önüne sermektedir.
🖊️ Cemal Süreya’nın Kullandığı Takma Adlar
Cemal Süreya, yalnızca bir şair değil; aynı zamanda çevirmen, denemeci ve dergi yazarıydı. Bu yönleriyle farklı yayın organlarında birçok takma ad kullanmıştır. Kullandığı takma adlar 10’dan fazladır.
Bazı takma adları ve kullanıldığı yerler:
Takma Ad | Kullanıldığı Yayın |
---|---|
Cemasef | Fakülte dergisi Kazgan |
Osman Mazlum | Vatan ve Pazar Postası gazeteleri |
Ali Fakir | Vatan ve Pazar Postası gazeteleri |
Dr. Suat Hüseyin | Vatan ve Pazar Postası gazeteleri |
Hasan Basri | Papirüs dergisi ve şiir çevirileri |
Charles Suares | Mülkiye dergisi |
Suna Gün | Çağrı gazetesi |
Ali Hakir | Su dergisi |
Hüseyin Karayazı | Su dergisi |
Adil Fırat | Su dergisi |
Bu takma adlar, onun hem üretkenliğini hem de çok yönlülüğünü gösteren önemli detaylardandır.
✍️ Cemalettin Seber’den Cemal Süreya’ya: Bir İsmin Evrimi
Cemal Süreya, edebiyat dünyasına kazınan bu ismi aslında bilinçli bir tercihle oluşturmuştur. Ortaokul ikinci sınıfta çadır bekçiliği yaparken, boş vakitlerinde sürekli hayaller kurduğunu ifade eden şair, bir gün Falih Rıfkı Atay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi edebiyatçıların isimlerinin hep üç parçadan oluştuğunu fark eder.
Bu gözlem üzerine kendi adını yeniden kurgulamaya karar verir. “Cemalettin” adını kısaltır, yanına sevdiği bir kelime ekler ve böylece “Cemal Süreyya Seber” adını oluşturur. Ancak zamanla soyadı Seber’i de bırakır ve yalnızca “Cemal Süreyya” ismini kullanmaya başlar.
🟡 Daha sonra, ismindeki fazlalık bulduğu bir harfi de atmaya karar verir. Bu dönüşümünü ilk kez 1956 yılında yayımlanan “Elma” adlı şiirinin son dizelerinde duyurur:
“Adımın bir harfini atıyorum.”
Elma şiirinde geçen şu dizeler, onun hem şiirsel gücünü hem de kendiyle hesaplaşmasını yansıtır:
“İstanbul’da bir duvar, duvarda bir kilise
Sen çırılçıplak elma yiyorsun
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun…”
“Pürtelaş Mahallesi” Utancı ve Sonradan Gelen Farkındalık
1987 yılında Ece Ayhan Çağlar ile yaptığı “Kıyı Bucak” başlıklı söyleşide Cemal Süreya, çocukluğundaki kimlik algısını şu sözlerle dile getirir:
“Biliyor musun, ilkokulda ben adımdan, soyadımdan, okulumdan, mahallemizin adından, sokağımızın adından utanırdım. Düşün: Adım Cemalettin, soyadım Seber (ki anlamı yok, herkes yanlış anlıyor); Pürtelaş Mahallesi’nde oturuyoruz, sokağımızın adı da Tavukuçmaz… Okulum da ahşap bir yapı; A, B, C, diye şubeleri olmayan çok küçük bir okul.”
Ancak yıllar geçtikçe bu algısı değişir ve kendi sözleriyle farkına varır:
“Yıllar sonra anladım gerçeği: O adlar (benim kendi adım dışında) ne güzel adlarmış.”
Bu sözler, Cemal Süreya’nın hem kimlik dönüşümünü hem de geçmişle kurduğu barışma sürecini çarpıcı biçimde ortaya koyar.
Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı
Cemal Süreya’nın unutulmaz şiirlerinden biri olan “Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı”, tek taraflı aşkın derin acısını ve çaresizliğini anlatır. Şair, sevdiği kadına ulaşamayacağını bilerek yazdığı bu şiirle, imkânsız aşkın insan ruhundaki tahribatını satırlara döker.
İşte şiirin öne çıkan dizeleri:
“Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi…”
Şiir ilerledikçe, Süreya’nın yalnızlığı daha da derinleşir:
“Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli”
Bu şiir, sadece bir aşkın değil, aynı zamanda bir adamın kendine itiraf edemediği yıkımın da ifadesidir. Cemal Süreya, “gururlu bir kişiyim aslında” diyerek içsel çatışmasını dile getirirken, bir yandan da şu dizelerle kendi kırılganlığını ortaya koyar:
“Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini”
Şiirin son bölümü ise sessiz bir veda mektubu gibidir. Seven ama rahatsız etmek istemeyen, sevdiğini uzaktan yaşamaya alışmış bir adamın son arzusu şöyle dile gelir:
“İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri”