Eğer, “Ben kendime/sana güveniyorum ama onlara güvenmiyorum.” diyenlerdenseniz, dikkat! Aslında güvenmediğiniz kendinizsiniz. İnsan yapısı gereği güven duymak, güvende hissetmek ve güven yaratmak ister ancak eski yaşadığı şeyler daima aklında şüphe olarak kalmaya devam eder.
Çocukluk döneminde yaşadığı birtakım tatsız olarak adlandırılabilen olaylar, gençlik döneminde yaşadığı sorunlar ve güven kırıklıkları ile bir düşünce denizine kapılır.
Babası ya da annesi geç saatlere kadar çalışan çocuklar, onları eve gelmeden uyumak istemeyebilir. Daha önce bir kaç defa bir çikolata ya da sakız gibi onu mutlu edecek davranışlar sergileyen ebeveyn, aslında çocuğun her zaman böyle bir şey beklemesine neden olabilir. Evine gelirken, ona bir şeyler alıyor olması belki de kendi vicdanını rahatlatıyordur ancak çocuk için bu güven kırıklığına sebep olabilir.
Çünkü durumların ve yaşanan olayların farkında olmayan çocuk zamanla bir beklenti haline getirir bu durumu. Olmadığı zaman ise durumu sorgulamayacağı ve alt nedenlerine ulaşamayacağı için güveni kırılabilir. Bir çocuğun ailesine olan güveninin kırılması, umutlarını bile kırabilir. Daha sonra ebeveynlerin hafta sonu ile ilgili bir plan yapması ya da bir şeyi almaya dair söz vermesi, çocuk için umut yeşertici bir hal alır. Çünkü anda kalabilmeyi başarabilir çocuk. Aile bireylerinin sözlerini tutmaması ile de güvenini yitirebilir.
Ailenin çocuğa verdiği sözü yerine getirmemesi altında, o ay yaşadığı bir kaza, beklenmedik bir masraf ya da başka planlar çıkması aslında hem ebeveynler hem de çocuk için oldukça yaralayıcı olabilir.
Aile yaşadığı durumu çocuğuna izah edemez, etmeye çalışsa bile çocuk henüz o dengeyi kurabilecek bir yaşta değildir. Bu nedenle yapılanlar fayda sağlamaz. Artık anne ve babasına güven duymayan bir çocuk ortaya çıkar. Bu örnekler çoğaltılabilir ya da farazi gelebilir ancak bu gibi durumlar hepimizin çocukluk dönemine aittir.
Aile Arkadaş ve İkili İlişkilerde Güven Duygusu
Güveni ailesine karşı azalan çocuk, durumun sadece onlarla ilgili olduğunu düşünerek kapatabilir. Bu duyguyu başka insanlarla da tatmin etmeye yoğunlaşabilir. Okul dönemi başladığında ise çocuk hem olumlu hem de olumsuz durumlara maruz kalır. Güveni kırılabilir ya da arkadaşlarına karşı artabilir. Kırıldığında bu konuyu ailesine açan çocuk, muhtemelen daha güven duygusuna karşı biraz daha tolere davranabilir.
Yaşı ilerledikçe de daha temkinli davranmaya devam eder. Yetişkinliğe ulaştıktan sonra ise kendi tanımını deneyimleri ile dengeler. Bu da çocukluktan o yaşa kadar yaşadığı ve güven duygusunu tetikleyen tüm olayları kapsar. Ailesinin söz verip yapmaması/yapamaması, arkadaşının yanına ya da doğum gününe gelememesi, ikili ilişkisinde aldatılma gibi.
Kişinin güven duygusu kendi oluşturduğu kalıbın dışarısına çıkamayacak bir hal aldığında, artık her şey çok keskindir. Bu gibi durumlarda kişi, kendi güvensizliğinden ziyade çevreye güvenmediğini belirtebilir. Aslında bu durum kendi güven duygusuna güvenmediği ile ilgilidir. Başkalarına güvenme konusunda kendine güvenememek, o klasik cümleyi oluşturur. “Sana güveniyorum, onlara güvenmiyorum.”
Aslında bu, “Kendime de, sana da, onlara da güvenmiyorum. Bu zamana kadar güvenim çok kırıldı ve ben sadece güvenmek istiyorum.” anlamı taşır. Aşılması için öncelikle, kişinin kendine güven duyması sağlanmalıdır.