Kimsenin kimseye karşı adil davranmadığını büyüdükçe anlıyorsunuz. Bir de “Asla öyle olmayacağım” dediğiniz ne varsa, tam olarak öyle olduğunuzu fark ettiğiniz anlar da oluyor. Büyüdükçe annemi daha fazla anlamaya başladığımı ve gitgide ona benzediğimi ve yine büyüdükçe en çok kendimi sevmem gerektiğini öğrendim.
İçinizde affedemediğiniz kara lekeler olması ve bu lekelerin siz ağladıkça tıpkı su değen bir sulu boya tablosu gibi bir anda tüm içinize yayılmaya başlaması, sadece sizin sayfanızı kirleten bir durumdur. Elbette birilerine benzeyecek ve elbette hiç istemediğiniz kararları verirken, uygularken ya da yaparken kendinizi bulacaksınız. Hayatın ikinci kuralı da budur. Neyi yapmaya korkar, neyden çekinir, kendinizi neyden saklar ya da asla olmamasını istediğiniz bir şey dilerseniz, tam olarak başınıza o gelir. Tüm bunları kadere, enerjiye ya da başka bir şeye bağlamak istemiyorum çünkü spesifik olarak “Bu nedenle gerçekleşiyor” diyebileceğimiz bir kanıt bulunmuyor elimizde. Fakat bu durumun dünya üzerindeki herkesin başına geldiğine eminim.
Bir İnsan Ne Zaman Olgunlaşır?
İnsanın olgunlaştığını gösteren pek çok biyolojik kanıta ulaşılabilir fakat bana “Bir insan ne zaman olgunlaşır?” şeklinde bir soru soracak olursanız cevabım şu şekilde olacaktır, “Kendi hayatını etkileyecek kararlar almaya başladığı zaman.”
Bu cümleyi iki ayrı cümlede incelemek gerekir. İlk cümle “Karar almak” ve ikinci cümle de “Kendi hayatını etkileyecek karar almak” olacaktır. Hepimiz gün içerisinde pek çok karar almak zorunda kalıyor ve uygulamak adına da pek çok farklı strateji geliştiriyoruz. Fakat bunu çoğu zaman da farkında olmadan yapıyoruz. İnsan beyni, birbirine örümcek ağı gibi bağlı olan pek çok olayın ve durumun sonucunda, pek çok stratejiyi, çözüm yolunu ve karar sürecini yönetebilecek, üretebilecek ve uygulayabilecek güçtedir. Bunu belli bir sistematik şeklinde yapar. Yapay zekanın da ortaya çıkış serüvenini buraya bağlayabiliriz. Farklı pek çok kombinasyonu, beynimizin göremediği kombinasyonları, bize göstermek ve tüm bunları tek bir komutla yapabilmek için, yani daha verimli ve daha üretken olabilmek için yapay zeka teknolojisine geçmedik mi? Hızlı karar alabilmenin altın kuralı, verimli olabilmektir. O zaman esas mesele, karar alabilmekten de önce, verimli olup olamadığımıza bakmamız gerekir.
Zaman, kullanılmak için vardır ve daima geçer, asla yerinde beklemez. Zamanı durduramaz, geçmişe gidemezsiniz. Telafisini asla yapamayacağınız şeylerden biridir. Bu nedenle hayatınızı verimli bir şekilde yaşamanız gerekir. Bu da sizi “verimlilik stratejisi” kavramına götürür. Kendi hayatınız içerisinde bu strateji geliştirmediğiniz takdirde, geçen dakikalarınız ve hatta ömrünüz, israf edilen zamandan başka bir şey olmayacaktır.
Büyüdükçe Sorun: Hayatım Neden Böyle?
“Hayatım neden böyle?” sorusunu soruyor ve cevap bulamıyorsanız, nerede yanlış yaptığınızı bilmiyorsunuz demektir. Aslında yaptığınız hata, fazlasıyla “boş zaman” geçirmektir. Pek çok kişi kariyerinde, çevresinde ya da kendisinde hata arar bu soru karşılığında fakat aslında cevap basittir.
Verilen ödevi yerine getirmemek, iş yerindeki sorumlulukları yapmamak için pek çok bahane üretebilirsiniz. Fakat hedefinize ulaşmak için bir neden üretemiyorsanız, boş zaman harcama konusunda oldukça başarılı biri haline gelmişsiniz demektir. Fakat bu durumu önlemenin de yolları vardır.
Yoğun bir tempoda iş ya da özel yaşamını yaşayan kişiler, kısa zaman içerisinde verimsizleşir. Bu konuda Sokrates’in bir sözünü hatırlamak gerekir:
“Yoğun bir yaşamın kısırlığının farkında olun.”
Platon der ki:
“İyi yapılan küçük bir şey, kusurlu yapılan büyük bir şeyden daha iyidir.”
Zaman paradoks üzerine kurulu bir kavramdır. Yaşayabileceğiniz günler oldukça kısadır. Günde yalnızca 6 ile 8 saat arasında uyuduğunuzu, bu günün 2 saatini de yemek yiyerek harcadığınızı düşünürsek geriye kalan 14 saatlik zaman diliminde yapabileceğiniz aktiviteler oldukça kısıtlıdır.
Bir ömür boyu çok şey başarabilirsiniz fakat bir günde yapabileceğiniz şeyler kısıtlıdır. Bu nedenle yapacağınız görevleri küçük zaman dilimlerine bölmek, yani bir planlama yapmak, hedeflerinize daha kolay ulaşmanızı sağlar. Eğer verimliliğinizi arttırmak istiyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şey, her gün üç önemli görevinizi tamamlamak ve kalan görevlerinize de bir müddet zaman ayırabilmektir.
Buradan da tekrar konumuzun çıkış noktasına, karar almaya hızlı bir geri dönüş yapmamız gerekiyor. Zaman paradoksu içerisinde alınan kararlarımızın pek çoğunu ya başkalarını memnun etmek ya da daha fazla para kazanmak, daha mutlu olmak veya hayatımızı bir “düzene” oturtmaktan yana alıyoruz. Peki bu kararlardan kaç tanesi bizi daha verimli kılıyor? Bunu hiç düşündünüz mü? Alacağımız kararlar, bizi belli bir yol haritası üzerinde ilerlemeye doğru iter fakat kimi zaman bu ilerleme geriye doğru olabilir. İşte tam bu noktada şunu düşünmek gerekir; “Aldığım kararlardan kaç tanesi hayatımı etkiliyor?”
Burada sizlere kahvaltıda yiyeceğiniz ekmeğin boyutundan, giyeceğiniz ayakkabıdan, tercih edeceğiniz giyim ürünlerinden ya da iş yaşamınızda tercih edeceğiniz pozisyondan bahsetmiyorum. Burada sizlere şunu soruyorum, “Hangi kararlarınız sizi bir adım ileriye götürdü?”