Çalışma hayatında doğru iletişim kurmak hem network çevresi elde etmek hem de koyulan hedeflere ulaşmak açısından oldukça önemlidir. Diksiyonu ve telaffuzu düzgün, akıcı bir dil bilgisine sahip olan, kendisini doğru bir şekilde ifade eden kişiler kariyer basamaklarını daha kolay bir şekilde atlamaktadır.
İletişim bir tek çalışma hayatında değil, insan yaşamının her alanında önemlidir. Çalışma hayatında iletişim kurulurken bazı kurallara da dikkat edilmesi gerekir. Bu kurallar, kiminle nasıl konuşmanız ya da kendinizi nasıl ifade etmeniz gerektiğini bilmenizi sağlar. İş yaşamının her noktasında doğru ve etkili iletişim kurmak oldukça önemlidir. Gerek iş arama sürecinde olun gerek bir toplantı ya da sunum yapma aşamasında, kurduğunuz iletişim insanlardaki bırakacağınız iz olacaktır.
İş Hayatında İletişimin Kuralları
İş hayatında iletişimin kuralları bilindiği takdirde yöneticiler ve çalışan personeller arasında da uyum sağlanır. Şirket içi iletişimin başarılı ve güçlü olması daima önemlidir. Bireylerin hem takım arkadaşları hem de yöneticileri ile etkili iletişim kurması, şirketin başarısına etki eder.
İletişim kurarken bireyler genellikle sözlü iletişime önem vermektedir fakat sözsüz iletişim, iletişimde daha önemlidir. Bu nedenle öncelikle iletişimin sadece sözlü olarak değil; yazılı olarak, mimik ve jestlerle ve genel olarak kullanılan beden dili ile sağlandığını anlamak gerekir. Günlük hayatta kullanılan konuşma tarzında ya da beden dilinde eğer olumsuzluklar varsa bu aile ya da arkadaşlar tarafından tolere edilebilir. Ancak iş hayatındaki iletişimde böyle bir durum söz konusu değildir. İster şirket çalışanlarının iletişimi, ister müşteri ya da tedarikçilerle olan iletişim olsun çalışanların bu konuya dikkat etmeleri her açıdan önemlidir.
İletişimde altın kurallar olarak nitelendirilen noktalara göz atmak gerekirse;
- Özel hayatta yaşanan problemler her ne olursa olsun iş yerinden içeri girildiği andan itibaren yok sayılmalıdır. Bu problemlerin iş hayatındaki motivasyon üzerinde etki etmesine izin verilmemelidir.
- Çalışma hayatında stres bazen önlenemez hal alır. Bu durum kişilerin yüzüne ya da hareketlerine ve ses tonuna da yansır. Bu durumu kontrol altında tutmak çalışma arkadaşları ile kurulan iletişimde püf noktalarındadır.
- İş hayatında iletişimin önemi oldukça fazladır. Ancak bu iletişimde samimiyetin dozu iyi ayarlanmazsa ortaya istenmeyen sonuçlar çıkabilir. İş yerlerinde sessiz, hiçbir şeye karışmayan personeller tercih edilmeyeceği gibi, her şeye karışan ve çalışanlarla samimiyetini ayarlayamayan çalışanlar da tercih edilmez.
- Çalışma hayatında rekabet olmazsa olmazlardandır. Ancak herkesin o işe harcadığı bir emek ve zaman vardır. O emeği görmezden gelip sürekli kendi işi ile öne çıkmak isteyen çalışanların diğer arkadaşları ile düzgün bir iletişim kurabilmesi imkansızlaşır.
- Doğru iletişim kurmanın altın kuralı aslında saygıdır. Saygı çerçevesinde ilişkiler kurmak iş yaşamında gerekli olduğu gibi sosyal ve özel yaşam için de gerekliliktir. Özel yaşamındaki ilişkilerinde saygıya yer olmayan kişiler iş yaşamlarındaki ilişkilerinde de başarısız olurlar. Ancak saygı ve doğru iletişim iş yaşamında mutlaka gereklidir. İşle ilgili donanım ne kadar yüksek olursa olsun iletişim sorunu yaşayan bir çalışanın başarılı olması imkansıza yakındır.
Dale Carnegie Ne Diyor?
1937 yılında yazdığı “Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı” kitabıyla bir efsane haline gelen Dale Carnegie, insanların doğru iletişim tekniklerini kullanarak karşılarındaki insanı çok rahat bir şekilde etkileyebileceğini, saygı ve sevgilerini kazanabileceğini ifade ediyor.
Doğru bir iletişimin ilk kuralı, karşınızdaki insana fırsat vermekten geçiyor. Eğer karşınızdaki insana karşı konuşmaktan çok dinleme yönünde bir his verirseniz, daima sizinle konuşmak isteyecektir. Bir insanı can kulağı ile dinlemek, aynı zamanda sorunun ya da konunun ne olduğunu anlamakta yardımcı oluyor. Kendiniz yerine karşınızdaki kişinin ilgi alanları üzerine konuşmayı dener ve iletişim kurarken karşınızdaki insana kendini önemli biri olarak hissettirirseniz, bu insanı etkilemeniz hiç de zor olmayacaktır.
İnsanların motive olabilmesi için kendilerini iyi hissetmesi gerekir. Bir insanın iyi hissetmesini sağlayan şey ise kendisini önemli biri gibi görmesidir. Bu durumda iletişim kurulurken karşımızdaki insanı motive edici yönde konuşmamız ve onu önemli bir insanmış gibi hissettirmemiz, uzun vadeli iletişimin başlangıcını da yapmış oluyor. İlerleyen süreçlerde karşımızdaki insanın iletişime sürekli olarak heves duyması, ilgi alanlarını bizlerle paylaşması ya da iletişimimizden etkilenerek bizimle paylaşım yapmak istemesi için, motive edici şekilde konuşmak ön planda bulunuyor.
Eğer bir konuda çıkarınız olduğunu düşünüyor ve karşınızdaki insanın, bu konuda sizlere yardımcı olacağını biliyorsanız konuşma stilinizde değişiklik yapmanız gerekiyor. Kendi çıkar, istek ve faydalarınızdan bahsetmek yerine, karşınızdaki insanın elde edeceği çıkar ve faydalardan bahsetmeniz, onunla ortak bir şekilde hareket etmenizi sağlayabilir. Dale Carnegie kitabında bu durumu şu cümlelerle özetlemektedir: “Eğer balık tutmak istiyorsanız, oltaya solucan takarsınız. Siz pasta seviyorsunuz diye oltanın ucuna pasta takıp balık tutamazsınız.”
Hayatta herkesin hata yapabileceğini unutmamalısınız. Hata yapmanıza sebep olan faktörler sebebiyle başkalarını suçlamak yerine ve bu faktörleri bir bahane olarak görmek yerine kabullenmeyi öğrenmelisiniz. Doğru iletişimin altın kurallarından biri kabullenebilmektedir. Eğer “Hatamın farkındayım” diyor ve “Hatamı düzelteceğim” diyorsanız, karşınızdaki kişi sizi anlayışla karşılayacaktır. En büyük anlaşmazlıklar, kişinin kendisini anlamamasından ötürü ortaya çıkar.
Yıkıcı eleştiriler yapmak yalnızca çevrenizdeki insanları kaybetmenize sebep olur. Eleştirirken empati kurmanız gerekiyor. Bir insanı eleştirmemek gerektiğini söylüyor Carnegie… Karşınızdaki insana “Yanlış düşünüyorsun”, “Yanlış yapıyorsun” gibi şeyler söylediğiniz takdirde, alacağınız tepki koruma içgüdüsüyle yansıtılan bir tepki olacaktır. Eleştirilen herkes ister istemez bir kalkan edinir ve bu kalkan sizden uzaklaşmasını sağlar. Eleştirel olmak yerine, empati kurarsanız, daha anlayışlı biri haline gelir ve karşınızdaki kişiyle daha kolay, daha etkili bir iletişim halinde olabilirsiniz.