Bugüne kadar belki de çok sayıda sendrom ismi duydunuz. En popüler olanlarından bir tanesi de tükenmişlik sendromuydu. Çoğumuzun konuşmalarına ve esprilerine dahil olan tükenmişlik sendromu kadar ilginç olan bir sendromdan bahsetmek istiyoruz. Bugünkü konumuzda ‘Ertelenmiş mutluluk sendromu nedir?’, ‘Neden bu sendrom ortaya çıkıyor? Sorularını ele alarak cevaplarını birlikte bulacağız. Artık mutluluklarımızı ertelemekten vazgeçip anın içinde bulunan mutlulukları görerek onlara gülümsemeyi hedefleyeceğiz. Çünkü hepimiz biz olduğumuz için çok değerliyiz ve tüm mutlulukları hak ediyoruz.
Mutlulukları Ertelemek Bir Sendrom mu?
Mutlulukların hep bir koşula bağlanması ve bunun bir alışkanlık haline getirilmiş olması durumuna ‘ertelenmiş mutluluk sendromu’ deniliyor. Örneğin;
- Ah bir zayıflasam çok mutlu olacağım.
- Bu sınavdan geçersem çok mutlu olacağım.
- Hayalimdeki tura katılırsam benden mutlusu olmayacak.
- Hayalimdeki arabayı alsam dünyanın en mutlu insanı ben olurum.
Yukarıdaki cümlelere daha yüzlercesi eklenebilir. Hep ortada bir hedef var ve mutluluk ise ulaşmamız gereken bu hedefin arkasında gizli. Böyle bir durumda mutluluğa erişilebilir mi sizce?
Önümüzde duran ve hayatımızın içerisinde bize mutluluk sunabilecek o kadar çok şey varken bunları görüp fark etmek yerine hep hayallerimizin arkasındaki mutluluklara kitlenmek ertelenmiş mutluluk sendromunu da beraberinde getiriyor.
Sürekli Havucun Peşinden Koşup da O Havucu Yakalayamayan Tavşan mıyız?
Avustralya’da bulunan Charles Sturt Üniversitesi Felsefe Profesörü Clive Hamilton ertelenmiş mutluluk sendromu konusunda çalışmalar yapmış ve bu çalışmalarının sonucunu da bir tezinde paylaşmış. Paylaşmış olduğu yazıda şu an henüz var olmayan bir mutluluk peşinden koşma hastalığı olan ertelenmiş mutluluk sendromuna yaklaşanmış kişileri havuç peşinden koşan tavşana benzetiyor. Hatta profesörün görüşünü göre çağımızda yaşayan insanların birçoğu bu sendrom ile savaşıyor. Profesöre göre bugünkü toplum, hiçbir zaman yakalayamayacağı bir havucun arkasından koşan bir tavşana dönüşmüş durumdadır. Bunun temelinin ise insanların gerçek mutluluğu yakalayamıyor olmasına bağlıyor.
Mutluluk Neden Ertelenir ki?
Charles Sturt Üniversitesi Felsefe Profesörü Clive Hamilton’a göre aslında mutlu olmadığımız için hep mutluluğu arıyoruz ve bize uzak olan bu mutluluğu da çok uzaklardaki şeyler ile özdeştiriyoruz. Sonucunda ortaya çıkan durum ise ertelenmiş mutluluk sendromu oluyor.
Mutluluk kelimesinin psikolojik açısından ele alınması ile birlikte şu kavramlar ortaya çıkmaktadır. Kabul etmek, sevmek, kişinin kendisi ile birlikte sahip olduklarını da sevip tüm bunlarla tam bir bütünlüğü yakalaması durumuna mutluluk denilmektedir. Anlamlı bir hayata sahip olabilmek ancak mutluluğu yakalamak ile mümkündür. Sağlam bir ruhsal duruma sahip olan bir birey sosyal olarak aradığı desteği görebildiğinde ve onun her daim yanında durabilecek çevreye sahip olabildiğinde mutluluktan söz etmesi mümkündür.
Ertelenen mutluluk sendromunu yaşayan bir bireyde ise yukarıdaki durumlar görülmez ve her daim mutsuzluk ile savaşma eğilimindedir. Sahip oldukları vardır ancak yetinmez. Mutluluk içindedir ancak onu içine bakıp görmek yerine hep dışarıda ve uzaklarda aradığı için mutluluk ile buluşma şansı da olmaz.
Sonuç olarak ertelenmiş mutluluk sendromu yaşayan bir kişi ne kendisinden ne yaşamından ne de sahip olduklarından memnundur. Sürekli eksiklik hissini yaşar ve bu eksiklikler giderildiği zaman mutluluğa ulaşacağını sanır. Sürekli olarak havucun peşinden koşup da bir türlü o havuca ulaşamayan bir tavşan gibi…
