Geçtiğimiz gece kendime şöyle bir soru sordum, “Farklı biri miyim yoksa bir şeylerin farkında mıyım?”. Zaman zaman kendinize bu tarz sorular sormalısınız. Bir şeyleri keşfetmeniz zamanınızı alabiliyor fakat kendinizi keşfetmek için bir ömür harcamanız gerekiyor. Bu nedenle kendinizi sınamalı, tanımaya çalışmalısınız.
Sorduğum sorudan çok verdiğim cevap daha önemliydi. Şöyle dedim kendi kendime, “Bir şeylerin farkına vardıkça, farklılaştım”. Cevap farklı olmak ya da farkında olmak değildi. Cevap buydu. Bir insanın farklı olmasından çok farkında olması gerekiyor. Örneğin ben, iyi niyetimin suistimal edildiğini fark ettiğim günden bu yana, kalbimin yeterince iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Farklılaştım çünkü insanlar beni farklılaştırdı. Ben, farklılaşmak zorunda kaldım. Tıpkı herkes gibi…
Farklılaşmak zorunda kaldığınızda, sizi farklılaştıran kişileri kendinize hatırlatmanız gerekiyor. Çok sevdiğim bir laf vardır, “Gerçek hastalar psikiyatriste gitmezler. Gerçek hastaların, hasta ettikleri kişiler giderler.”. Farklılaşıyorsanız yüzünüzü içinize değil, dışınıza döndürün. Çünkü içiniz kadar, dışınızın da payı vardır değişmenizde. Değişim kaçınılmazdır fakat kim tarafından ya da ne tarafından değiştiğiniz önemlidir.
Farkında mıyım?
Bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsanız kendinize sorun, “Farkında mıyım?”
Neyin ne kadar farkındasınız? Arkadaş, aile ve eş ilişkilerinize bakın. Kime ne kadar değer veriyorsunuz? Kim size ne kadar değer veriyor? Bir şeyleri fark etmelisiniz. Edemiyorsanız, henüz yeterince kırılmamış, incinmemiş ya da yara almamışsınız demektir. Fakat dünya, sizin hassas kalbinize göre oldukça pistir.
Babamın bir sözünü hafızamdan ne yazık ki çıkaramıyorum; “Biriyle tanıştığında, ona bunu yapsaydım, o da bana bunu yapar mıydı diye düşün. Eğer cevabın ‘hayır’ ise o insanla bir daha görüşme.”. Haklıydı, her kelimesi ve harfi ile hem de! İşte bu, bir şeyleri fark etmemi sağladı. Yaşamımda, kendime verdiğim değeri arttırdı. Bana değer vermeyen, incindiğimi görmeyen, kırıldığımı hissetmeyen ya da iyi niyetimi suistimal ettiğini düşündüğüm herkesi hayatımdan çıkarttım. Bunu yapmak, bana kendimi değerli hissettirdi.
Değerli hissettirdi çünkü, bana kendimi değersiz hissettiren insanlardan uzaklaşmıştım. Eğer kendinizi değersiz, sevgisiz, merhametsiz, kötü ya da diğer tüm olumsuz duygu ve düşünceler içerisinde hissediyorsanız, belki de bunun sebebi siz değilsinizdir. Bir başkası size böyle hissettiriyor olabilir. Unutmamalısınız ki herkes gözünüzde büyüttüğünüz kadar değerlidir.
Leyla ile Mecnun’un hikayesini hatırlayın. Leyla o kadar çok çirkindir ki Mecnun’a bir gün aşağılayıcı şekilde sorarlar, “Dağları deldiğin kız bu mudur?” ve Mecnun şöyle der, “Sen bir de ona benim gözümden bak.”. Sizin gözünüzde ne kadar güzel ise o kadar güzel olacaktır. Ne kadar iyi ise o kadar iyi olduğu gibi. Fakat bu yalnızca sizin gözünüzde. Eğer gözünüzdeki gönlünüze değiyor ise özeldir. Yaşanmaya değerdir. Gönlünüze değmiyor ise, doğru değildir.