Başkalarına davranış şekillerimizde haddimizi biliriz. Aynı durum kendimize ait olan şeyler için de geçerli olmalıdır. Kendimize olan inancımız, hırslarımız, sevgimiz ve hatta hayallerimizde bile haddimizi korumalıyız. Aksi halde kaçınılmaz üzücü sonuçları yaşamak yine bize düşecektir.
Hayal kurmanın ucu bucağı yoktur elbette. Kim ne isterse (gerçek yaşamda elde edemediği şeyleri bile) hayallerine dahil edebilir. Kimseden izin almaya ya da onay almaya gerek yoktur. Ama işin en kötü yanı da hayallerin zaman içerisinde beyinde gerçek ve erişilebilir olarak algılanmasıdır. Sizin bir arabanız yokken ve bunu alabilecek bir birikiminiz de yokken, kalkıp hayallerinize bir Porsche marka arabayı yerleştirirseniz o an itibari ile çok mutlu olursunuz. Hayal kurulan anların dışında o fikirler beyninize kazınmıştır. Sık sık size beynin arka lobundan bunu hatırlatır. Çoğu zaman o sinyalleri fark etmez ve gündelik yaşama devam edersiniz. Durduk yere bir anda karamsarlık düşer üzerinize. Bunun sebebini anlayamazsınız. İşte o anlarda beyni tetikleyecek bir olay ile karşılaşmış ya da bir şey görmüşsünüzdür. Örneğin birini beğendiniz, hayalinizde olan o arabayı alması ya da önünüzden o marka arabanın geçmesi gibi…
Hayal Kurmak Güzeldir Ama Gerçekliği Olmalı
Hayal kurmayın demiyoruz, ama hayallerinizi gerçeklik ile örtüştürerek kurmaya çalışın ki ulaşılabilirliği olsun. Yoksa hayalsiz bir hayat olmayacağı gibi, güzel hayalleri olmayan bir insanın yaşam sevinci de olmaz!
Hayallerin bize sunduğu pozitif anları doyasıya yaşamalı ama onun için ona bir olabilirlik sınırı tanınmalı. Hayaller kontrol edilemez mi diyorsunuz? Hayır! Hepimiz hayallerimizi kontrol edebilme yeteneğine sahibimiz.
Gerçekliği Olmayan Hayaller Üzüntü Getirir
Mucizeler vardır kabul ediyoruz. İmkansız gibi görünen şeyler gelip sizi bulabilir. Hedefleri yüksek tutmak gerekir. Ona da kabul. Ancak hedefleri yüksek tutmak ile gerçekliği imkansız olan hayalleri kurmak arasında çok fark vardır.
Sadece Tam Olarak İnandığınız Hayaller Gerçekleştir
Beynimizin inanma kabiliyeti oldukça farklı çalışır. Sizin inanıyorum dediğiniz birçok şeyi o imkansız bulabilirken, sizin inanmıyorum diye bahsettiğiniz birçok şeye o inanabilir. Bunu anlayabilmek için onun dilini iyi öğrenmek gerekir. Bizim kullandığımız dil ile beynimizin dili arasında dünyalar kadar fark vardır. Bu dil farklılığını başka bir gün, başka bir yazımızda detaylıca ele alacağız.
Beyninizin olabilirliğini kabul ettiği her hayalinizin de gerçeğe kavuşacağı bir gerçektir. Çünkü beyin bir kere bir şeye inandı mı onu oldurmak için yapamayacağı şey yoktur. Sizin dahi fark etmediniz, ona özel bir sistematik çalışma şekli vardır.
Sadece Tam Anlamıyla İnandığınız Şeylere Koşun
Hayalini kurduğumuz şeyi elde etmek hepimizin en büyük arzuları arasındadır. Hangimiz kurduğumuz hayallerin gelip bizi bulmasına hayır diyebiliriz ki? Ancak tam tersini düşündüğümüzde çok istediğimiz, hayallerimize katığımız bir şey olmadığında? Hele bir de üzerinde çok çalışıp çok emek vermişsek ne olur? Üzüntü, kaygı, endişe, hayal kırıklığı gibi olumsuz olan çok sayıda duygu ile cebelleşirken buluruz kendimizi. Tam da bu sebepten dolayı; emek verecekseniz, koşacaksanız, yorulacaksanız, bu çabalarınızın harcanacağı şey kesinlikle inandığınız şeyler olmalı.