Hayallerinizin peşinden gitmelisiniz. Çünkü hayat zaten kısa ve bildiğimiz kadarıyla tekrar dünyaya gelmeyeceğiz. Belki koala ya da başka bir hayvan olarak tekrar geliriz bilemiyorum. Tamamen inancınızla alakalı.
Ben pişman olmaktan hoşlanmayan ama devamlı pişman olanlardanım. Küçükken, stilist olmak isterdim. Sonra stilistlik yerini oyunculuğa bıraktı, oyunculuksa resme. İlkokul yıllarında sürekli resim birinciliği alır, çocuklar için yapılan sergilerin grup lideri olurdum. Aynı zamanda okul tiyatrosunda da anne ve deli rolleriyle yer alırdım. Resim her zaman ağır basmıştı. Bu nedenle de güzel sanatlar lisesine gitmek istemiştim. Eğer küçük bir yerde doğup büyüyorsanız, fikirleriniz de küçük başlayarak büyüyor. Bir ilçede değil, bir ilde yaşıyor olsaydım imkanlarımın daha çok farkında olabilirdim. Belki de sadece kendimi rahatlatmak ve suçu kendim dışında bir şeye atmak için bu cümleyi kuruyorumdur.
Hayalinizin Peşini Bırakmayın!
Sanata karşı ilgisi olan kişilerin çoğunluğu, diğer derslerde çok başarılı olmuyorlar ya da ben öyleydim. Ne zaman bir sınava girecek olsam ve baraj puanı olsa geçemem. İlgim, matematiğe ya da tarihe değil çünkü. Maalesef bir balık da olsanız sizden ağaca tırmanmanız isteniyor. Maymun olsanız yüzmeniz.
Az biraz torpil bulursanız her konuda hayatınız daha güzel gidiyor. Evet, koca bir adaletsizlik! Bu arada ailenizin de arkanızda olması şart tabii. Güzel sanatlar sınavına girdim ve alınan öğrencilerin çizdiklerini gördüm, fikirlerini gördüm. O sınavlarda jüri üyeleri gerçekten fikre veya yeteneğe mi bakıyorlar yoksa paraya mı?
Sınavı kazanamadım ve tekrar giriş sınavı oldu. Ailem ise torpil için gerekeni yaptı. Ben ise sanki diğerleri hakkıyla kazanmışlar gibi “Ben torpille okumam!” dedim. O yaşta ne ideolojisi be kızım? Kendime kızıyorum, çünkü bambaşka bir hayatım olabilirdi ve hayalimin peşinden gidebilirdim. İstemediğim bir okulda, istemediğim bir bölümde okudum ama en çok üzen kısmı, Güzel Sanatla Lisesi’nin yurdunda kalmam ve öğrencilerin çizim derslerinde model olarak zaman geçirmek oldu. İncindim ama bu duruma kendim sebep oldum.
Baraj puanı hakkında söylediklerim doğru. Bazı arkadaşlarım beni “sınırsız” olarak nitelendirirler ve bana sınırlar koyulduğunda daima bocalarım. Mesela ehliyet sınavında baraj 70’tir ve ben 68 alırım. Çünkü bir konu hakkında ders çalışma kalıbı bana uymuyor. Bir şeylerin yanlış olduğunu bile bile ona devam etmek, zekası pek gelişmemiş insanların yapacağı türden. ama yapıyorum ve yalnız olmadığımı biliyorum.
Konumuza dönmek gerekirse, istemediğim bir üniversiteyi de okudum. Çünkü bir “altın bileziğe” ihtiyacım vardı, hayatımı devam ettirebilmek için. Sonuçta battı balık yan gider.
Hayallerinizin Sizi Bırakmadığını Bilmelisiniz!
Benimle alakası olmayan bir sürü işte çalıştım. Mutlaka bana kattıkları ve benden aldıkları oldu. En çok canımı yakan yıllar önce verilen bir kararın bu kadar uzun bir zamana mal olmasıydı. Her fırsatta “Kursa gitmeliyim, bir şeyler öğrenmeliyim” dedim kendi kendime. Ya zamanım yetmedi ya da param.
Şimdi çok iyi bir üniversiteden mezun ve zamanında resim okumak istediği için kendini geliştirmiş, yakın bir arkadaşım, bana yardımcı olmak istiyor. Bir usta ressamdan öğrendiği her şeyi bana aktarabilmek…
Diyorum ki, ben hayallerim suya düştüğünde onları kurtarmadım ama onlar benim için hala orada ve beni bırakmaya niyeti yok. Bu gerçekten şanslı biri olduğumu gösteriyor olabilir ama ya zekası pek gelişmeyen insanların yaptıkları gibi yapar vazgeçersem?
Tekrar pişman olmayı kaldırabileceğimi düşünmüyorum. Tüm arkadaşlarımın “Sen yaparsın!” demesi ve benim kendime güvenmiyor olmam garip bir paradoks.
Beni daha önce yaptığım ve umarım tekrar yapamayacağım hatayı yapmayın. Hayallerinizi sudan çıkarın ve onlara ulaşın. Tekrar gelmeyeceğimiz bir dünyadan mutlu ayrılabilmek için ne gerekiyorsa yapın. Mutluluğun tanımını arıyorsanız, mutluluk tam olarak bu!
Hayallerinize ulaşabilmeniz dileğiyle…