“Hayat, doğru cevapları olmayan bir sınavdır.”
Hayatınızın gerçekten bir sınav olduğunu unutmamanız gerekiyor. Mesela kendinize iyi bakmazsanız, kötü puanınız hastalanmak oluyor. İyi bir insan olmazsanız da birtakım sorunlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Hayat öyle ya da böyle neden ve sonuç ilişkisine bağlı oluyor. Aynı zamanda istediğiniz betimlemeyle uyuşma özelliğine sahip hayat, her an garip bir hal almaya meyilli oluyor.
Hayat Bir Sınav mı?
Hepimiz öğrencilik yıllarında birtakım sınavlara giriyoruz ve aldığımız sonuçlar doğrultusunda bir liseye, bir üniversiteye yerleştiriliyoruz. Asıl istediğimizin o olup olmadığını bile bilmediğimiz bir yaşta. Sonra okullar bitiyor gerçek hayat denilen hayata adımımızı atıyoruz. Hazır olmasak da. Sürekli olan bu döngüde yerimizi alıyoruz.
Hayatımıza daha önceki gibi bu süreçte de insanlar giriyor ve çıkıyor. En sonunda gerçekten inandığımız bir insanla devam ediyoruz yolculuğumuza. Bu sefer de hayatımız artık o kişi oluyor, çünkü yürüdüğümüz yol aynı yöne doğru devam ediyor. Ona karşı davranışlarımızla puanlar kazanıyoruz.
Dedim ya, sağlığa iyi bakmayınca hastalık “merhaba” diyor. Hayatımızdaki kişiye iyi bakmadığımız zaman bize “güle güle” diyor. Yani yine yaptıklarımızdan bir puan kazanıyoruz ve yanlışlar kesinlikle doğruları götürüyor. Bu arada aramızda kalmasın, sınav sistemi gibi değil bu yanlışlar. Tek bir yanlışınız bile tüm doğruları götürebilir.
Bir de boş bırakılan sorular var. Zaman yetmediği için ya da bilmediğimiz için. Hayatınızdaki insana “bilmiyordum”, “zamanım yetmedi” derseniz, o soru da yanlışlar zincirine halka olur.
Boş Bırakılan Sorular Yanlış mı?
Sınavlarda boş bırakılan sorular her ne kadar riske girmemek ise, gerçek hayat sınavında bir o kadar riske girmek anlamına geliyor. Herkes sizden dört dörtlük olmanızı bekliyor, yetmiyor; yanlışlarınız yüzünden de kalbinizi kırabiliyor.
Boş bıraktığımız her sorunun bize yanlış olarak geri dönmesi üzerine, bazıları yanlışı seçerken, bazıları ise sırf kendi hata yapmamış olmak için her şeye rağmen boş bırakırlar. Emin olmadığı bir soruyu “belki de doğrudur” düşüncesi ile işaretlemek mi yoksa “hata yapmak istemiyorum” mu doğrusu bu işin?
Konudan konuya değişebilecek bu boş soruları cevaplamamanız duruma göre yanlış sayılmıyor olabilir. Bu durum da “hayat” dediğini kişinin de bilmiyor olduğu durumlardan ibaret. Kim, kimin hayatından geçer not almak için çırpınıyorsa, – ki böyle şeyler her iki tarafı da kapsamalı aslında- o kişi öğretmen diğeri öğrenci oluyor.
Yanlış cevapların hepsi ve boş bırakılan sorular yüzünden puan alamadığın bu sınavdan tam puanı bir kenara bırakalım geçer not bile almaz. Ne oluyor o zaman? Sınıf tekrarı mı, bütünleme sınavı mı, sınavın bulunduğu sistemden kovulma mı?
Ne oluyor, mecazi sınavımızda; hayat devam ediyor. Başka sınavların büyük heyecanı ile yanıp tutuşarak, yaptıklarından ders almayarak ve de kaybedeceğini bile bile seviyor insan.
Biraz anlayış, biraz empati, birazdan fazla da sevgi yetecekken biz soruları boş bırakmayı seçiyoruz. Kendimizi boş bırakmayı seçiyoruz. Yanlışlarımız bize aitken, boş bıraktığımız soruları başkaları dolduruyor. Bu da doğru olan bizi, başkalarının boş ve yanlışlarla götürmesine neden oluyor. Boş bırakmak zorunda kalmadığınız, tüm yanlışlarınıza, doğruluğunuzu katabilmeniz dileğiyle…