Acı, üzüntü ya da keder… Hayatın bir parçası olduğunu biliyorsunuz. Ama bu durum yaşamınız için gerekli olduğu anlamına gelmez. Hayatın büyük bir kısmını acı içerisinde geçirmek, kendinizi üzmek ve üzgün hissetmek zorunda değilsiniz.
Bazen acıların bizi güçlendirdiğini ve bizi güçlü bir noktaya taşıdığını düşünürüz. Acı çekmenin gelişimimiz için gerekli olduğunu düşünürüz. Ancak bu doğru değil. Acı sizi geliştirebilir bu doğru ama hayatınıza daha fazla saygı duymanızı, daha iyi şeyleri hak etmenizi ve sürekli bir ilerleme kaydetmenizi sağlamaz.
Bazen zor şeyler yaşayarak doğru noktaya ulaşacağımızı düşünürüz. Çok fazla çalışarak başarıya ulaşmak gibi. Hayatımızda bize acı veren, ruhumuzu inciten hayal kırıklıklarını en ince ayrıntısına kadar düşünüp, uzun süre acı çektikten sonra iyileşebileceğimizi ve bunun tek yol olduğunu düşünebiliriz. Sevdiğimiz ve değer verdiğimiz insanlar bizi yaraladığında inciniriz ve bu çok normal. Pek çok duygu hayatımızı idare ederken, çevremizdeki pek çok insan biz farkında olmadan hayatımızda bize acı duygusunu dikte edebiliyorlar.
Acıdan Ders Çıkarmalısınız
Yaşadığımız ruhsal acılar bir öğretmendir. Hayatımızda neyin yanlış gittiğini, neyi öğrenmemiz gerektiğini ve neleri değiştirmemiz gerektiğini bize gösterirler. Hayatımız hakkında biraz düşünmeye başladığımızda, ders çıkarmamız gereken durumlar olduğunda acı hissettiğimizi görürüz.
Belki hayatınızın rotasını değiştirmenizin zamanı gelmiştir. Bu noktada acıyı ve ruhunuzdaki yaraları bir sinyal olarak görebilirsiniz. Bu sayede yaşadıklarınızla iletişim kurarak yeni bir sayfa açabilirsiniz. Bazen yaşamımızda bizi kıran ve inciten olayları nasıl bırakacağımızı bilemeyebiliriz. Kontrol edemediğimiz noktalarda panik olmak yerine kendinize, acının ve ağrının hangi amaçlara hizmet ettiğini bulabilirsiniz. Bu sayede gelişiminizi kendi gözlerinizle görebileceksiniz. Unutmayın ki, kırılmak ve acı çıkmak son derece insani duygular. Sağlıklı olduğunuzun bir göstergesi. Ama sürekli acı içerisinde kalmak ve kırgınlıklardan beslenmek pek sağlıklı değil. Böyle bir durumun içerisindeyseniz, yetişkin bir insan için acılarla savaşmayı ve nasıl ilerleyeceğinizi öğrenememişsiniz demektir.
Sizi yaralayan ve ruhunuzu inciten şeyleri iyileştirmek istiyorsanız sonsuza kadar acı içinde yaşamanız gerekmiyor. Ağlamak istiyorsanız ağlayın. Bir süre kendi içinize dönmeniz gerekiyorsa yapın. Bu konuda uzun uzun düşünmeye gerek yok. Sadece hislerinizin peşinden gidin. Acının, kırgınlıkların ve hayal kırıklıklarının ne olduğunu öğrenin. Acıyı doğru şekilde yaşadığınız zaman size hayatınızda neyin önemli olduğunu gösterecektir. Ama kendinizi acıya ait hissetmeyin. Hayatınızı ele geçirmesine izin vermeyin.
Pek çoğumuz acıyı, hayatın bize verdiği bir ceza olarak görürüz ama bu doğru değil. Aslında acı tam tersi, sizin sonsuza kadar cezalandırılmayı hak etmediğinizi göstermek için hayatınıza giriyor. Yaşadıklarınızın ve hissettiklerinizin çok daha fazlası olduğunu ve hazır olduğunuzda yaşayacağınıza işaret eder. Nerede olduğunuzu ve aslında nerede olmanız gerektiğini çizen, hayatınızdaki boşlukları dolduran bir süreçtir. Acıdan öğrenecek o kadar çok şeyiniz var ki! Unutma! Acı seni yaralamak için hayatında değil. Tam tersi seni özgür kılmak ve ruhunu iyileştirerek daha güzel bir yaşama hazırlamak için yanında!