Diller arasında oldukça ince farklar bulunur. Örneğin İngilizce bilen biri, Almanca ve Fransızca dillerini çok rahat bir şekilde öğrenebilir. Dil öğrenmek, dünyaya olan bakış açısını değiştirebileceği gibi, olay ve durumlara karşılık daha farklı deneyimler elde etmemizi sağlar. Kariyer yaşamında da farklı bir bakış açısı kazanmak ve olaylara daha farklı şekillerde yaklaşmak için dil öğrenmek etkili bir yöntemdir. Peki bir dil öğrenmek bakış açınızı nasıl olur da değiştirir?
Sözcükler, Gramerler, Metaforlar
Dil öğrenirken kullandığınız, öğrendiğiniz sözcükler, öğrendiğiniz gramer yapısı ve buna bağlı olarak öğrenme biçiminiz için oluşturacağınız metaforlar, insanları algılama biçiminize yönelik yeni fikirler geliştirmenizi sağlar. Çünkü dil öğrenirken aynı zamanda yeni bir kültür, yeni bir kültüre ait davranış biçimlerini, kültürel yapıları, milli değerleri de öğrenmiş olursunuz. Dolayısıyla hem fikirlerinizde hem de bakış açınızda değişim meydana gelecektir.
Kuzey Illinois Üniversitesi Dilbilim ve Bilişsel Bilimler Profesörü Betty Birner’e göre de dilin düşünme biçimi üzerinde de oldukça etkili olduğunu ve karar verme sürecini de etkilediğini söylemektedir. Örneğin, Rusça’da mavi rengin tonları için farklı kelimeler bulunur. Türkçe’de “açık mavi, koyu mavi, lacivert” olarak nasıl adlandırıyorsa, Rusça diline mensup olan kişilerde de bu durum söz konusudur.
Bir başka örnek ise Avustralya’daki çok uzak bir toplulukta konuşulan Guugu Yimithirr dilindedir. Bu dilde “sağ” ve “sol” gibi terimler yoktur. Bunun yerine insanlar yönleri tarif ederken ya da gösterirken “kuzey, güney, doğu ve batı” kelimelerini kullanmaktadır. Oysa Türkçe’de sağ, sol, ileride, arkada, 100 metre köşede gibi kelimeler kullanılmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ise “Televizyonun sesini kıs.” demek, “Televizyonu kapat.” anlamına gelmektedir. Oysa Türkiye’de televizyonun sesini kısmak, sesini kısmaktır.
Görüldüğü üzere her dilin kendine mensup özellikleri, farklılıkları bulunmaktadır ve insanlar o toplum içerisinde yaşadıkça düşüncelerinin ne ölçüde etkilendiğini bilemez. Oysa dil öğrenmek isteyen kişi bu farklılıkları direkt olarak görecek ve farklı bir bakış açısı kazanmış olacaktır.
En Az İki Dil Bilmek Gerekiyor
Yapılan araştırmalara göre yeni bir dil öğrenmek, beynin diğer bilgileri de bir araya getirerek öğrenmeyi kolaylaştırdığı ve yeni öğrenme metotları geliştirdiği görülmüştür. İş yaşamındaki personellerin kendisini geliştirmesi, yeniliklere ve gelişimlere açık olarak sürekli olarak yeni bilgiler edinmesi, bu bilgileri edinirken performans ve verimliliklerini arttıracak yöntemler geliştirmesi oldukça önemlidir.
Aynı zamanda tek dil bilmek yerine en az iki dil bilmenin daha faydalı olduğu söylenmektedir ve bu diller ana diliniz haricinde olmalıdır. Türkçe bilen birinin İngilizce ve Almanca bilmesi gibidir… En az iki dil bilmek pek çok farklı kültüre ait bilgileri hafızada depolamak ve kültürler hakkında karşılaştırma yapabilme, stratejik ve analitik düşünmeyi geliştireceği için kariyer yaşamında oldukça önemlidir.