Hayatımızın büyük bir kısmını kazanamayacağımız savaşlarla gerçekleştiriyoruz. Ancak bunun ne kadar büyük bir zaman ve enerji kaybı olduğunu biliyor musunuz? Hayat yeterince kısayken ve kısıtlı zamanımız varken, kendi öz benliğimiz için çaba göstermemiz daha doğru olmaz mıydı? Bazen bizi sevmeyen insanlara kendimizi sevdirmek için uğraşıyoruz. Kendimizi ve onları ikna etmek için ciddi bir efor sarf ediyoruz. Bazı sorunları çözmek bizim elimizde değildir. Bunu kabullenip, endişelenmeyi bıraktığımız zaman üzerimizden büyük bir yük kalkacak. Bazı insanlara ne kadar anlatsak da bizi duymayı istemezler. Böyle durumlarda hala bir şeyler anlatmaya çalışmak ne kadar mantıklı?
Hayatta kazanabileceğimiz ve kendimizi yeniden bulabileceğimiz savaşlar da var. Yaşamımızı bir oyun olarak düşündüğümüzde her oyunu kazanmanın mümkün olmadığını kabullenmek daha kolay olabilir. Yaşam kalitemizi düşürecek, bizi sürekli aşağı çekecek olan oyunlarla zaman kaybetmek çok gereksiz değil mi?
Kendi Egolarınız İçin Yaşadığınızda Kazanamayacağınız Savaşa Giriyorsunuz
Bazen kendi hayatımızı gereğinden daha fazla düşünüyoruz. Bu yanlış bir durum değil ama bazen güzel görünmenin, insanlar tarafından sevilmenin bir ölçütü olduğunu düşünüyoruz. Benlik duygularımızı her şeyin önüne koyuyoruz. Etrafımızdaki insanları, kendimizi iyi hissetmek için kullanmak istiyoruz. Ama bu ne kadar doğru? Kendimizi iyi hissetmek, güzel olduğumuza ya da başarılı olduğumuza dair insanlardan sürekli olarak onay beklemek bir savaş olarak nitelendirilebilir. Ancak bu savaşı kazanamazsınız. İnsanları kendi istekleriniz ve beklentileriniz doğrultusunda yönlendiremezsiniz. Sadece kendiniz için yaşayın ve insanları rahat bırakın. Böylece kazanamayacağınız bir savaşın içine girmezsiniz.
Kendinizi Zorla Sevdirmek İstediğinizde Bu Savaşı Kazanamazsınız
Aşk özgür bir histir. Birini sevmek için nedenlere ihtiyacımız yoktur. Bazen her sevdiğimiz insanın bize aynı duygularla yaklaşmadığını görürüz. Bu durum hayal kırıklığının yanı sıra hırs ve tutkuları da uyandırabilir. Böyle bir durumda karşımızdaki insana kendimizi kanıtlamak, sevdirmek için büyük çaba gösteriyoruz. Bu çaba bizi yorduğunda fark ediyoruz ki boşa kürek çekmişiz. Biri sizi nedensiz sevdiğinde ve kendi istediği için yanınızda olduğunda değerlidir. Sizi sevmeyen insanlara kendinizi sevdirmeye çalışmanız, kazanamayacağınız bir savaştır.
Duymak İstemeyen İnsanlara Sesinizi Duyurmaya Çalışmak Yersiz Bir Çabadır
Bazen etrafımızda değer verdiğimiz insanların bizi anlamadığını, anlamayı bırak duymak bile istemediğini görürüz. İnsanlardan vazgeçmek yeterince zor. Ama bazen insanlara kendimizi anlatmak boşa çekilmiş bir kürek olabilir. Uzun vadede anlamayacak insanlara sürekli anlatmaya çalışmak ne kadar büyük bir zaman ve enerji kaybı. Herkesi değiştiremeyiz. Birisi değişmek istemiyorsa değişmeyecektir. Yaptığımız hiçbir şey ve verdiğimiz hiçbir emek bunu değiştirmeyecektir. Yolun sonunda, sizi anlamayacak ve emeklerinizin karşılığını alamayacağınız bir insana daha fazla değer vermenin gereksiz olduğunu anlayıp devam etmeyi öğrenmelisiniz. Kazanamayacağınız bir savaşın ortasında derin bir nefes alıp düşünmelisiniz. Bazen yenilgiyi kabul etmek gerek. Yenilgiyi kabul ettiğiniz noktada yeniden başlamak ve bu sefer kazanabileceğiniz zaferlere yol almak için kendinize bir fırsat verebilirsiniz. Aslında bu bir kayıp olarak nitelendirilemez. Savaşın size ait olmadığını anladığınızda bunu kazanmanın bir yolu olmadığını bilirsiniz. Bu kaybetmek değil özgürleşmektir. Kendinizi özgür bırakmak için neyi bekliyorsunuz?