Bir kız çocuğunu bu hayatta güçsüz kılabilecek şeylerden biri, babasız büyümek ve bu duruma kendini hazırlamaktır. Ben de o çocuklardan biri olarak, güçsüz yanlarımı topluyor ve kendimi daha güçlü biri haline getiriyorum. Her ne kadar her yıl farklı hayat sınavları ve öğretileri ile karşılaşsam da öğrenmeye devam ediyorum. Çünkü hayat, en iyi öğretmendir. Dünyadaki öğretmenlerden tek farkı, önce sınav yapması sonradan öğretmesidir.
Babasız Büyümek Prenses Olmanızı Engeller
Babasız büyüyen kız çocukları için “prenses” olmak ya da “prensesler gibi yaşamak” bir hayal olarak kalır. Çok küçük yaşlardan itibaren hayatın acı gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kalırlar. En kötüsü de pek çok prensesin içerisinde tacı düşen bir prenses olmalarıdır. Fakat bu durum onlara prensesleri nasıl alt edebileceklerini öğretir. Tıpkı benim öğrendiğim gibi…
Sizi koruyacak bir baba bulamadığınız için kendinizi korumak ve savunmak zorunda kaldığınız tüm zamanların ne kadar kötü olduğunu düşünmek yerine, kendinizi korumayı ve savunmayı öğrendiğiniz için mutlu olmalısınız.
Çünkü babasız büyümek, sizi daha güçlü biri yapar. Belki bir prenses olmazsınız fakat bir kraliçe kadar asil ve güçlü olursunuz.
Güven Sorununu Atlatmak Zordur
Sizi ilk terk eden kişi (ölüm değilse eğer) babanız olduğu zaman, güven problemi yaşamaya başlarsınız. Kime güveneceğinizi, nasıl güveneceğinizi ve her şeyden de öte bir kız çocuğu olarak hayatınıza nasıl bir erkek almanız gerektiğini bilmeden büyümek oldukça zordur. Deneye yanıla, fazlasıyla kırıla kırıla kime güvenip güvenmeyeceğinizi öğrenirsiniz. Bu sizi zaman içerisinde çok dikkatli ve temkinli biri haline getirir. Fakat aynı zaman içerisinde de duygularınızda körelme meydana geldiğini görürsünüz. Sevgi, değer, kaybetme korkusu ve güven, eskisi kadar size heyecan vermez.
Bir süre sonra insan sarrafı da olursunuz. Dışarıdan insanları gözlemlemek zorunda kaldığınız için kime güvenip güvenmemeniz gerektiğini ilk bakışta anlama telaşı ve endişesi içerisine girerseniz. Hayat bu konuda çok acımasızdır oysa. İlk güvendiğiniz kişi, her zaman asla güvenmemeniz gereken kişi olarak yer alır hayatınızda.
Kendinize olan güveninizi de belirli dönemler içerisinde kaybedersiniz. Çünkü size “Sen yaparsın kızım!” diye gururla bağıran bir babanız yoktur. Okul etkinliklerinize herkesin babası gelirken, sizi bekleyen tek kişi annenizdir. Bu nedenle sadece annenize güvenir ve onunla bir anne – çocuk ilişkisinden çok, anne – çocuk – arkadaş ilişkisi yaşarsınız. O, sizin tek dayanağınız ve bu hayata karşı tek mutluluk kaynağınız olur.
Ayağa Kalkmak Düşmekten Daha Kolay Bir Hale Gelir
Babasız büyümek, düştüğünüzde sizi ayağa kaldıracak biri olmaması anlamına gelir. Bu size kendi yaralarınızı sarmayı öğretir. Kendi yaralarınızı kapatmak, sürekli olarak her defasında yeniden başlamaya çalışmak ve pes etmemek sizin karakterinize oturur. Ayağa kalkmak, nasıl kalkacağını bilmek düşmekten daha kolay gelir. Çünkü ayağa her kalktığınızda kendinizi bulmak istersiniz fakat düştüğünüzde, bir babanızın olmadığını hatırlarsınız. Bu size acı verir. Lakin öğrendiğiniz en iyi şey de bu olur. Yaşıtlarınızdan daima daha olgun ve daha güçlü olmayı elbette siz de istemezdiniz ama hayat, herkese başka oyunlar oynar.
Düşe kalka büyürken kendinizi hiçbir zaman güzel değilmiş gibi hissedebilirsiniz. Çünkü size hayatınızda belki de en çok güvenmeniz, en çok sevgisini hissetmeniz gereken erkek tarafından “Güzel kızım benim!” cümlesini hiç duymamışsınızdır. Hayatınıza giren erkeklere de yenilmenizin en büyük nedeni budur.
Babasız büyümek, karşınıza çıkan herkeste baba yokluğunu kapatacak sevgiyi, merhameti, vicdanı ve güveni aramak demektir. Nitekim o yokluk hiçbir zaman kapanmaz.