Hayatınızda karşınıza gelen zorluklar ile nasıl mücadele ediyorsunuz? Ağlıyor musunuz yoksa gülüyor musunuz? Öfke patlaması mı yaşıyorsunuz yoksa sessiz kalmayı mı deniyorsunuz ya da tüm bunların haricinde zorluğa karşı bir çözüm mü bulmaya çalışıyorsunuz?
İnsan doğası gereği karşısına gelen zorluğu öncelikle reddeder. Reddetmekle başlayan süreç ya mücadele ya da mağlubiyet ile sonuçlanır. Buna “Psikolojide üzüntüyü, kötülüğü ya da zorluğu kabul etmenin 5 evresi” denir. Bu evre ilk olarak inkar etmek ile başlar ve liste sırası ile kızgınlık ve öfke patlaması, pazarlık, depresyon ve kabullenme şeklinde devam eder. Sürecin sonunda durumu kabullendiğiniz zaman, ya mücadele eder ya da pes edersiniz.
Borç içerisindeyken beklediğiniz paranın hesabınıza yatmadığını düşünelim. Öncelikle hesabınızı kontrol edecek ve duruma inanamayacak, belki diğer hesaplarınızı kontrol edeceksiniz. Bu inkar ettiğiniz aşamadır. Ardından beklediğiniz parayı yatırmayan kişiye sinirleneceksiniz. Belki de arayıp kendisinden hesap soracaksınız. Bu kızgınlık ve öfke patlamasıdır. Öfkeniz geçince, borcunuz hakkında hesaplamalar yapacaksınız. Bu ay eğlence masraflarınızı ya da temel ihtiyaçlarınızı kısarak borcunuzu ödemeyi düşüneceksiniz ki bu pazarlık yaptığınızı gösterir. Borcunuzu ödemek için hiçbir yol bulamadığınızda ya da her şeye rağmen borcunuzu ödeyemediğinizi anladığınızda huzursuz, karamsar ve endişeli olacaksınız. Depresyon süreciniz burada başlamış olacak. Sonunda da bir borcunuzun olduğunu ve bu borcu eninde sonunda ödemeniz gerektiğini, beklediğiniz parayı yatırmayan kişiyi affetmeniz ve belki de onun da zor durumda olduğunu düşündüğünüzü fark ettiğiniz kabullenme sürecine geçeceksiniz. Peki ya sonra ne olacak?
Sonrası tamamen motivasyonuna ve umut seviyenize bağlı…
Olumlu ve Olumsuz Beklentiler
Hayatımızdaki itici güç motivasyondur. Motivasyonumuzu tetikleyen şey de “umut” kavramıdır. Umut; geleceğe dair olumlu beklentilerimizin, olumsuz beklentilerimiz üzerinde kurmuş olduğu hakimiyet demektir. Eğer daha net bir tanım ile belirtmek gerekir ise 1985 yılında umut kavramını ifade eden Staats ve Staassen’e göre, “Umut kişinin dünyaya olan güvenini ve hayatın yaşamaya değer olduğu yönündeki düşüncesini kapsayan durumdur.” demektir.
Psikoloji alanında önde gelen isimlerden biri olan Snyder’e göre: “Umut zihnin gökkuşağıdır.”
Motivasyon kazanabilmemiz, umut seviyemize bağlıdır. Ruhsal ve fiziksel sağlığımız açısından her ikisine de ihtiyacımız vardır. Yaşam kalitemizin pozitif ve yüksek olmasını istiyorsak kendimizi neyin motive edeceğini, yani umudumuzu, bilmeliyiz. Snyder umut kavramını duygusal ve bilişsel olarak iki boyutta incelemektedir. Bilişsel boyut sahip olduğumuz planları, hedeflerimizi ve bu plan ve hedeflere yönelik düşüncelerimizi kapsar. Duygusal boyut ise bu plan ve hedeflere yönelik psikolojimizi. Her iki boyutta da pozitif olabilmek yani motivasyon kazanmak için umudumuzu beslememiz gerekir.
Umut Nasıl Beslenir?
Zihnimizdeki umut kavramını beslemek için çeşitli yollara başvurabiliriz. Öncelikle umutlarımız yani geleceğe dair olumlu beklentilerimiz için bir “umut günlüğü” tutabiliriz. Yazmak, insan zihnini ve psikolojisini rahatlatan temel eylemlerin başında gelir. Bu günlük içerisine zamanında üstesinden geldiğiniz zorlukları, bu zorluklar ile nasıl baş ettiğinizi anlatan ipuçlarını yazabilirsiniz. Geleceğe dair korkularınızı ve çözüm yollarınızı da eklemeyi unutmayın!
İkinci adım, umut kavramını bir yaşam tarzı haline getirmekten geçer. Hayatın daima zor olduğunu ve zorluklarla mücadele etmeniz gerektiğini özümseyebilirseniz, yaşam tarzınız içerisinde daha umut sahibi bir insan olursunuz. Zorlukların gelip geçici ve bir süre sonra pasif halde kalacak duygular olduğunu unutmamalısınız.