İşletme bölümü mezunu olmam, hayata karşı hem duygusal hem de mantıksal yönden farklı bakış açıları kazanmamı sağladı. Mutluluk, acı, pişmanlık, yalnızlık ve daha nice duyguya karşı farklı bakış açıları kazandım. Özellikle mutluluk konusunda hayata karşı bir strateji öğrendim ki bunu kazanmamı sağlayan da pazarlama alanında mutluluk stratejisi kavramıydı.
Mutluluğun pazarlama stratejisi olarak kullanıldığını biliyor muydunuz? Eğer amacınız yeni bir marka ya da ürün yaratmaksa, pazarlama yaparken mutluluktan faydalanmanız gerekir ki bu mutluluk üç ana temel üzerine kuruludur: duygusal mutluluk, maddi mutluluk ve kültürel mutluluk. Bu üç temel mutluluğu ürün ve markanız ile birleştirebilirseniz, insanlar ile aranızda temel bir bağ kurabilir ve ürününüzü ya da markanızı kolay bir şekilde pazarlayabilirsiniz. Örnek verecek olursak Coca-Cola gibi dev bir şirketin “Mutluluğa kapak aç” sloganını tercih etmesi tamamen pazarlamadaki mutluluk stratejisinden gelir.
Peki hayatımızda bir mutluluk stratejisi var mıdır?
Mutluluğun Üç Evresi
Her ne kadar pazarlama alanından biraz uzak da olsa kişisel hayatımız içerisinde de mutluluğun üç ana evresi bulunuyor. Ben bu üç evreyi şu şekilde sıralıyorum:
- Haberin alınması
- Mutlu olma aşaması
- Mutluluk sonrası gelen hüzün aşaması
Herhangi bir kişinin hayatında mutlu olabilmesi için içsel ya da dışsal faktörler aracılığıyla bir “haber” alması gerekir. Yakın arkadaşınızın evlilik haberi, kilo vermenizin sevinci, bu ay beklentinizden daha fazla iş yerinde performans göstermiş olmanız, annenizin iyileşmesi ya da maaşınızı beklenmedik şekilde ayın sonuna kadar yettirmiş olmanız birer mutluluk haberidir. Her mutluluğun bir çıkış kaynağı vardır. Önemli olan sizi mutlu edecek kaynaklara sahip olmaktır. Yani çevrenizde ya da kişisel yaşamınızda sizi mutlu edecek bir kişiye, eşyaya ya da canlıya sahip olmanız gerekir. Bu sayede alacağınız mutluluk haberi sayısı katlanır. Örneğin evinizde bir kedinin/köpeğin olması enerjinizi yükseltir. Yüksek enerji bir mutluluk kaynağıdır.
İkinci evre, yani mutlu olma aşaması, alınan mutluluk haberinden sonra beynimizin gösterdiği tepkiyi kapsamaktadır. Bu aşamada yüklü miktarda salgılanan endorfin, yani mutluluk hormonu, hal ve hareketlerimiz üzerinde değişim meydana getirir. Bir insanın sevinçle havaya sıçraması, mutluluktan ağlaması hep endorfin hormonu sayesindedir. Bilim insanlarına göre endorfin özellikle akşam 11.00 ile gece 03.00 arasında aşırı miktarda salgılanmaktadır. Aynı zamanda hareket halindeyken de endorfin hormonu salgılama seviyemiz artar. O yüzdendir ki sürekli olarak dengeli ve düzenli spor yapan, çeşitli aktivitelere katılan ve dışa dönük profil sergileyen bireyler daha mutludur. Bu aşamayı özetlemek gerekirse, alınan haber ya da yapılan aktivite sonrasında beynimiz tarafından salgılanan mutluluk hormonu aracılığıyla gerçekten mutlu olduğumuzu hissettiğimiz anı kapsamaktadır.
Üçüncü aşama, belki de en sevmediğimiz aşamadır, bizlere her güzel şeyin bir sonu olduğunu gösterir. Hayatta bazı şeyleri fazlasıyla hissetmek, mutlaka zıt bir şeyle karşılaşmamızı sağlar. Örneğin, çok mutlu olan birinin gözlerinden belli bir süre sonra yaş gelir, çok ağlayan bir insan belli bir noktadan sonra gülmeye başlar. Yaşanan her şey belli bir süreden sonra zıt bir hale ve harekete dönüşür. Bu doğanın kanunudur. Anlayacağınız ne kadar mutlu olursanız, o kadar çok mutsuz olursunuz. Yaşanan her mutluluktan sonra mutsuz olacağınızın farkına varmanız gerekir çünkü beynimiz bir sonraki haber karşısında ya yeterince mutlu olmaz (mutluluk üzerine verilebilecek en büyük fayda sağlanmıştır) ya da kötü bir haber alınır. Bu düzen hiçbir zaman şaşmaz.
Dolayısıyla hayatımızda elbette bir mutluluk stratejisi vardır. Önemli olan bu stratejiyi nasıl yöneteceğimizi bilmektir. Burada da üç altın kurala dikkat etmemiz gerekir:
- Mutluluk geçici bir histir. Önemli olan mutluluk sonrasında biz de kalacak olan huzuru hissedebilmektedir. Huzurlu olmak, mutluluğun getirisidir. Çok mutlu olmaktansa çok huzurlu olmak tercih edilmelidir.
- Mutlu olmak isteniyorsa mutsuz olunmalıdır. Çünkü hayat kanunları açısından her şey bir zıt kavramına dönüşür. Örneğin sıcak su daha çabuk donar. O halde hayatımızda mutsuz olduğumuz bir an varsa mutluluğun kapıda olduğu bilinmelidir.
- Mutlu olmak için insan kendini her yönden tatmin etmelidir. Gerçek mutluluk insanın kalbinde ve zihninde gizlidir.
