Genel anlamda empati yeteneğine cinsiyet bakımından bakıldığında kadınların bu konuda çok daha başarılı olduklarını söylemek mümkün. Elbette ki kadınlardan çok daha fazla empati yetenekleri gelişmiş olan erkekler ya da tam tersi olarak erkekler kadar bile empati yeteneğini kullanmayan kadınlar var. Ancak istisnalar kaideyi bozmaz diyerek biz konumuza genel bir bakış açısı ile devam edeceğiz.
Kadınlardaki Annelik İçgüdüsü Empatiyi Geliştirir
Kadınlara Allah tarafından verilmiş bir annelik içgüdüsü vardır. Bu içgüdü sebebi ile karşısındaki insanın düşüncülerine kendi gözü ile bakabilmesi ve acılarını bizzat kendi yaşıyormuşçasına hissederek paylaşabilmesi çok daha kolaydır.
Olaya şöyle bakalım. Bir kadın anne olur ve bebeğini kucağına alır. Bebeğini kucağına aldığı an itibariyle bebeği ile istem dışı bir diyalog halindedir. Bu diyalog sözlerle değil, tamamen empati yeteneğiyle gerçekleşir. Bu empati yeteneğine sahip olması için önceden bir kurs almasına ya da eğitim görmesine gerek yoktur. İhtiyaç olduğu bu yetenek, Allah tarafından ona zaten bahşedilmiştir. Çocuğunun acıktığını, bir yerinin ağrıyor olabileceğini hisseder. İçgüdüsel olarak empati yeteneği gelişmiş olan kadınlar bu sebeple erkeklere oranla çok daha gelişmiş bir yeteneğe sahip olurlar.
Erkeklerin Savaşçı İçgüdüsü Empati Kurmaya Engel Olur
Milattan önceki yüzyıllardan beri erkekler her zaman korumacıdır. Evini ve ailesini korumak ile yükümlüdür. Nasıl ki kadınlar annelik içgüdüsüne doğuştan sahiplerse, erkekler de korumacı yapısına doğuştan sahiptirler. Erkeklere Allah tarafından bahşedilmiş olan bu korumacı ruh ise onların empati yeteneklerini köreltmeye yetiyor.
Erkekler açısından yaşanan içgüdüsel korumacı ruha da bir örnek verelim. Mağaralarda yaşanan o dönemleri bir düşünelim. Kadın mağarasında çocuğunu büyütürken, evin erkeği dışarıda avlanmak ve eşi ile çocuklarını doyurmak ile yükümlüdür. Düşünebiliyor musunuz: empati yeteneği bakımından çok gelişmiş bir erkek avlanırken ne yapar? Akşam yemeği için bir dağ keçisi görür. Tam avlayacakken bir anda empati duygusu kabarır ve der ki içinden: ‘Ay şimdi bu dağ keçisinin de bir ailesi vardır. Kim bilir belki de bu bir baba ve o da avlanıp ailesini doyurmak için dışarı çıktı. Ben şimdi onu avlarsam ve o evine geri dönemezse ailesi ne olur?’
Yukarıda verdiğimiz örnekten yola çıktığımızda neden erkeklerden empati yeteneği beklemememiz gerektiğini anlayabiliriz. Yapıları gereği savaşçı bir ruhları vardır ve her ne kadar modern çağımızda yumuşatılmış olsalar da atalarına çekebiliyorlar.
Kadınlar Empati Kurabilmekten Gurur Duyar, Erkekler ise Küçük Görülmekten Korkar
Kadınlar annelik içgüdüsü ile yaklaştıkları için karşısındaki insanın derdine ortak olduklarında, onların herhangi bir sorununa çözüm bulabildiklerinde kendileri ile gurur duyarlar. Oysa erkekler?
Erkekler empati kurarak karşısındakine göre ortak karar aldıklarında dışlanmaktan ve küçük görülmekten korkarlar. Çünkü onlara göre her zaman kendileri öncü ve lider olmalıdırlar. Diğer insanların görüşlerini anlamak ve onlara göre hareket etmek çoğu zaman ezikliğin bir diğer adıdır. Dedik ya mağara zamanında yaşayan atalarına dayanıyor bu olay. Onlara da hak vermek lazım. Teknolojinin bu kadar ilerlemiş olmasına rağmen genler nesiller boyu sürebiliyor. Genetik diye bir bilim dalı var değil mi? İnkar edemeyiz.