Yalan Söylemek Diğer Yalanları Da Peşinde Sürükler

Sonucu ne olacaksa olsun, yalan söylemek benim tercihlerim arasında yer almaz. Bu ailem, yakın arkadaşlarım ya da sevgilim de olsa fark etmez, bence etmemeli de. Genellikle yalan söyleyen insanlarında neden söylediklerine odaklanmayı tercih ederim. Biri bana yalan söylüyorsa, benim tepkilerimden korkmaları çok olağandır. Verdiğim tepkiler başkalarının birbirlerine söylediği yalanlar olsa dahi, tavrım çok nettir.

Bu konuda hassas olmak da beni, üzerine düşünmeye devamlı sevk eder. Bazen, kimse yalan söylemiyor olsa dünya nasıl olurdu diye düşünmüyor değilim. Hayatıma giren kişiler ile belirli bir süre geçtikten sonra, bu konudaki hassasiyetimi dile getiririm. Yalandan hoşlanmam…

Genellikle iş yerlerine geç kaldığımız zaman, karşımızdakinin vereceği tepkiden korktuğumuz zaman, onu üzmemek için, eleştirel bir tepki almamak için, onaylanma ihtiyaçları doğrultusunda yalanlara başvururuz. Yalanlar diyorum çünkü, hiçbir yalan tek bir cümle ile devam etmez.

Yalanların altlarının doldurulması, destekleyici cümleler kurulması ve benzer bir durumda verdiğiniz tepkilerin de birbiri ile bağlantılı olması gerekmektedir. Yani, her yalan kendi ile birlikte birçok yalana da sebep olur. Hayatınıza da yön verir. Zaten bir şeylerin ortaya çıkmasını istemediğiniz için üstünü kapatmaya devam etmeniz ve her tekrarda yeni yalanlar söylemeniz gerekir.

Hoşlanmadığını şeylerinde sürekli başınıza gelmesi de kaçınılmaz oluyor hayat kuralları gereği. Bu nedenle üstüne daha fazla düşünüp, “Acaba ben mi yanlış yapıyorum?” sorusu ile cebelleşirken buluyorsunuz kendinizi. Aslında ne söylenenin ne de söyleyenin bir suçu bulunmuyor bu noktada. Çünkü geçmişten süregelen şeyler var.

Yalan Söylemeye Mecbur Bırakılan İnsanlar

Bence her şey gibi yalan söylemek de çocukluk travmalarından ve oluşan kişilik yapısı nedeniyle meydana geliyor. Mesela çocukluk döneminiz de neyi neden yaptığınızı bile bilmiyorken aile büyükleriniz sizi istemeden yalana itebiliyor. Muhtemelen o da aile büyükleri tarafından baskı görmüş oluyor. Eski dönemlerde daha sıkı bir toplum olduğumuzu da göz ardı etmemek gerek.

Bu da zaman zaman en küçük çocuğun ablasının ya da abisinin yaptığı şeyleri fark etmiyor olması ve onu yalana itmesi ile gerçekleşiyor. Bu abla ya da abi dışında anne ve baba kaynaklı da olabilir. Hatta söyleneni yapması ya da yapmaması durumunda bir ödül ve ceza sistemi ile de çocuk üzerinde bir etki yaratılır.

Aile bireyleri arasında sürekli hale gelmiş bir durumu nasıl kontrol altına alabiliriz? Ancak diğer insanların oluşturduğu ve dahil olmak zorunda kaldığımız kalıplardan taşarak. Bu alt nedenlerinin korkuya dayalı olduğu her noktada oldukça zordur. Evden kovulabilir, dövülebilir, farklı duygusal zorbalık yaşayabilirsiniz.

Kişiden kişiye farklılık gösterse de bence sonucu ne olursa olsun doğrulardan şaşmamak gerekir. Bir de doğru söylememenin doğru olduğunu düşünme algısından kurtulmak. Temelinde söyleten suçludur ancak söyleyen de söylememe hakkında sahiptir. Tepkilerin ağır olması halinde söyleyen de suçu karşısındaki ile paylaşır. Bu durumu da farkındalık çözebilir. İki bireyinde kendi hataları hakkında mutlaka farkındalık noktasına ulaşması gerekir. Ders çıkarılmalı ve tekrarlanmaması için daha açık bir iletişim dili kullanılmalıdır.

Sosyal İnsan hakkında 1262 makale
Sosyalinsan.com güncel yaşam, kişisel gelişim, sağlık, hobi, seyahat ve eğitim içerikleri sunar. Editörlerimiz tarafından gündeme ilişkin yazılar hazırlanarak değerli okuyucularımıza sunulmaktadır.