Hayatınız boyunca insanları taktik uygulamadan, strateji içerisinde bulunmadan, beklenti duymadan ve zorlamadan sevebilir misiniz? İnsanların artık birbirini çıkarsız, beklentisiz ve ne yazık ki olduğu gibi sevdiğine inanmıyorum. Herkesin mutlaka birinden bir çıkarı oluyor ve bu zaman içerisinde anlaşılıyor. Sadece görmek istemiyoruz. Çünkü gözlerimizi bakmak için değil görmek için kullanıyoruz.
Kendiniz için, “Keşke beni olduğum gibi sevse” diyebiliyorsunuz. Fakat karşınızdaki insanı, olduğu gibi kabullenemiyorsunuz. Onun hakkında zihninizin içerisinde bir “Değiştirilecekler Listesi” hazırlıyor, sanki bir projeye başlangıç yapar gibi ilişkinize başlıyor ve sonunda da hüsrana uğruyorsunuz. Oysa bunların hiçbirine gerek yok…
Hayatınızdan biri gitmek istediğinde kal demeyin. Sizi üzdüğünde, üzülmedim demeyin. Size göre komik olmayan bir şeye gülmek zorunda hissetmeyin. Sırf bir başkası istiyor diye katılmanız gereken düğüne katılmayın. Sevmediğiniz bir yemeği seviyor gibi yapmayın. Kendi zevkleriniz, hobileriniz, ilgi alanlarınız ve sevdiğiniz detaylar karşısında dik durun. Çünkü her şeyin bir zamanı var.
Gidene kal deseniz de bir gün gidecektir. Eğer akla bir kere gitme fikri gelirse, her yaşanılan olayda o fikir zihni tetikleyecektir. Bir kere zihninizin içerisinde herhangi bir düşünce girerse, beyin o düşünceyi otomatik olarak hatırlatacaktır. Çünkü beynimiz her şeyi tamamlamak ister, yarım bırakmak istemez.
Zaman Nasıl Bir Paradoks?
Kimsenin kimseye karşı adil davranmadığını büyüdükçe anlıyorsunuz. Bir de “Asla öyle olmayacağım” dediğiniz ne varsa, tam olarak öyle olduğunuzu fark ettiğiniz anlar da yaşıyorsunuzdur. İşte ben buna, insanın zaman paradoksu adını veriyorum. Bir zamanlar sevmediğiniz ya da istemediğiniz ne kadar şey varsa, zaman içerisinde mutlaka başınıza geliyor. Hayat buradaki oyununu mükemmel bir şekilde sergiliyor.
Zaman, her zaman için kullanılır. Para gibidir, harcamaya doyulmaz ve bir gün ne kadar çok değmeyen kişiler/işler için zaman harcadığınızı fark ederseniz o kadar çok kendinizden uzaklaşıyorsunuz. Hiç tanımadığınız bir insana dönüşüyorsunuz aldığınız her yaşta ve yaşadığınız her olayda. Çünkü zaman size bunu öğretiyor. “Sevmediğin her şeyi sevmeyi öğreneceksin!” diyor. Çünkü o beklemiyor, sürekli geçiyor.
Zaman İnsanı Bencilleştirir
Sürekli geçen zamanın insana kattığı yegane özelliklerden biri bencilliktir. Pek çok kişi bu bencillik özelliğini farklı şekilde yorumlayabilir. Herkes, hayatının bir bölümünde bencil davranmak ve bencilce kararlar almak zorundadır. Bu bölüm, insanın kendisine değer vermeye başladığı bölümdür. Ne kadar çok kendinize değer verirseniz, o kadar çok bencilleşirsiniz. Çünkü, zaman çok iyi bir öğreticidir ve insana kendisini düşünmesi gerektiğini hatırlatır.
Hayatınızın hangi aşamasında, hangi yaşında ya da hangi bölümünde olursanız olun, aldığınız kararlar sizi daha “iyi” bir insan yapıyorsa, ağacınız meyve verecek demektir. Umarım meyveniz de baldan daha tatlı olur. Çünkü aksi olursa, üzülürsünüz ve geçirdiğiniz onca zamanın da hiçbir anlamı kalmaz…