“Elinizi bir dakikalığına kızgın bir sobaya değdirmeye çalışırsanız, o bir süre, süre boyutunda bir saat gibi gelecektir. Bir saat boyutu gelir. İşte görelilik budur. ”
– Einstein
İçinde bulunmak istemediğimiz bir ortam, zaman geçsin diye dakikaları saydığımız iş yeri, toplantının bitimini beklerken ilerlemeyen yelkovan ve daha nicesi… Tüm bunlar bizlere sanki zamanın bir türlü geçmediğini gösteren şeylerdir. Tam tersi de olabilir. Sanki zaman su gibi ellerimizden akıp gidiyor şeklinde de hissetmemiz mümkündür. Fakat bunun nedeni geçirdiğimiz zamanın keyifli ya da sıkıcı olmasından kaynaklanmıyor. Bu durumlarda zihnimiz bizlere oyun oynuyor.
Algılar İçindeki Zaman Farklılığı
Sıra dışı bir şey ile karşılaştığımızda, dikkat etmemiz gereken bir nokta olduğunda ya da beynimize bilgi yüklemesi yaptığımızda zihnimiz bu durumda zaman algısı boyutunu değiştirmektedir. Buna “tuhaflık etkisi” de denmektedir. Beyin bu etki karşısında daha fazla sinirsel algı yüklemektedir. Dolayısı ile bu yükleme sırasında zihin, zamanın sanki geçmediğini hissettirmektedir.
Eğer beynimize gelen bilgi miktarı (örneğin ders saatleri) oldukça fazla ise yine beynimiz aynı tepkiyi verebilmektedir. Bir anda aşırı yükleme yapılması, beynin o an algılamasını durdurmaya neden olur ve kısa süreliğine depolama alanı donar. Bu tıpkı bir bilgisayara aşırı işlem yetkisi vermek ile aynı durumu kapsamaktadır. Bilgisayara aşırı işlem yetkisi verirseniz, donacaktır.
Bir diğer durum ise bilginin aşırı hızlı bir şekilde gelmesidir. Bu nedenle sıra dışı bir şey ile karşılaşmanız ya da öğrenmeniz gereken bilgiyi daha hızlı öğrenmek için çabalarsanız beyin ilk etapta bunu anlamayacaktır. Daha doğrusu, algılamayacaktır. Dolayısı ile zaman sıçramaya uğrayacaktır. Sihirbazların el çabukluğu yaparak sanki sihir gösterisi yapıyormuş gibi bizlere gösteri yapması, zihnimizle oynadıkları oyunun göstergesidir. Beynimizin bunu görmesini engellerler.
Beynimiz Bazen Geri Gidiyor Olabilir
Oldukça ilginçtir fakat, bir şeyi algılamak istediğimiz zaman, o kavramı ilk öğrendiğimiz ana beynimiz geri dönmek istemektedir. Dolayısı ile o anı bulana kadar, uygun görüntü sağlamak adına beyin sinir hücrelerini uyarmakta ve hatırlama sağlamaktadır. Buna “beynin zamanda geri gitmesi” denmektedir.
Bir farklı şekli ise beynin zaman aralığını algılamamasıdır. Herhangi bir şeye odaklandığınız an, beyin saat ve ortam arasındaki farkı çözememektedir. Rüyalarınızdan uyandığınızda sanki gerçekmiş gibi hissetmeniz, herhangi bir alana odaklandığınızda zamanın nasıl geçtiğini ya da geçmediğini anlamamanız tamamen bundan kaynaklanmaktadır.
Aynı durum çok hızla giden bir cisme odaklandığınızda da meydana gelir. Bir cisim oldukça hızlı bir şekilde hareket ettiğinde beyin ya bunu hiç hareket etmiyor gibi algılar ya da cismi görmenizi engeller. Günümüzde trafik kazalarının büyük çoğunluğu, “Köpeği fark etmedim” ya da “Bariyeri fark etmedim” dendiği için gerçekleşmektedir. Oysa bunun nedeni sizin fark etmemeniz değil, beyninizin size oynadığı oyunun sonucunda gerçekleşen durumlardır.